einstein-ve-uzay-zaman-duzlemi

Kuantum, Yaşam ve Her Şeyin Teorisi: String Theory (Sicim Teorisi) ve 11 Boyutlu Evren

Kuantum, Yaşam ve Her Şeyin Teorisi: String Theory (Sicim Teorisi) ve 11 Boyutlu Evren

Hikayemle ilgili araştıraya devam ediyorum. Hani bazı araştırmacılar der ya, “Araştırmalarım beni çok değişik bir noktaya getirdi“ diye.. =) hakikaten de öyle oldu.

Yazmakta olduğum hikayemin ana dayanağı: “Eğer bir tanrı varsa, her şeyi particle (tanecik) halinde kontrol edebildiği bir kodla yönetiyordur.“. Haliyle yaradılışın kökenleriyle ilgili yönelik veriler topluyorum bir süredir ve de gayet keyif alıyorum çok farklı şeyler öğrendim.

Şimdi bu düşüncemdeki 2 temel noktayı epey inceledim, daha önceki yazılarımda detaylar bulabilirsiniz. Bunlar: “tanrı” fikrini ile “kodlar” fikri. Fakat, son dönemde pek fazla araştırmadığım sadece düşünce halinde olan 3’üncü etmeni bu yazıda inceleyeceğim: “Particle“lar.

Particle’lar esas olarak kuantumun konusu olmakla beraber, Geçen hafta, dünyanın bizim algıladığımızın ötesinde esasında 11 boyutlu oluşuyla ilgili bir video izledim. Ilk seferde tam algılamadım ve biraz daha içine gireyim derken dünyanın şu andaki en genel ve en büyük teorisinin içinde buldum kendimi: The String Theory. (türkçeye “sicim teorisi“ diye çevirmişler ama çok vasat bir tercüme, “tel teorisi“ veya “ip teorisi“ deseler daha iyi olurmuş) Ya da popüler ifadeyle “Theory of Everything” (herşeyin teorisi) (Güç yüzüğü gibi bir şey olmalı diyor insan ilk başta)

Şimdi bu inanılmaz kapsamlı bir teori olduğu için, mecburen temelden başlıycam anlatmaya. Fakat elimden geldiğince, herkesin anlayabileceği basitliğe indirgiyeceğim, detaylı araştırma isteyenler için kaynaklar sunacağım.

Önceki Teorilerin Birbirleriyle Çelişkileri ve Yetersizlikleri

Şimdi bizim 3 boyutlu olarak algıladığımız dünyanın, nasıl 11 boyutlu olduğunu anlatmadan önce, string teorisini anlatmak gerek. String teorisinden önce de, daha önceki teoriler olan “Newton’un yerçekimi kanunu“ Einsetien’ın “Genel Görelilik Kuramı“ “ “Elektromanyetik“ ve de “Kuantum Mekaniği“ üzerine biraz konuşmak ve bunların eksiklerini anlamak gerekiyor.

Tabiki bunu çok basit anlatacağım, sonuçta ben bir fizikçi değilim hikaye anlatıcısıyım. Detaylı incelemeler için güzel videolar ve linkler koyuyorum.

Şimdi Newton’un “Çekim yasası“ (“Gravity law“) genel hatlarıyla bir elmanın neden yere düştüğünü, dünyanın neden güneşin çevresinde döndüğünü açıklamaya yetiyordu. Herşeyi açıklayan tek teori olduğu için herkes mutluydu.

Ama bu da tam anlamıyla yeterli değildi, çünkü elektromanyetik alanları misal niye yıldırım olduğunu, niye mıtnatısın demirleri çektiğini veya demirin niye parlak, suyun niye saydam olduğunu vs açıklamak için yetersizdi.

Sonra einstein çıktı ve o meşhur “Genel görelilik kuramı“ kuramı ile Newton’un bazı eksiklerini kapattı. Ona göre uzay eğilen bükülen bir şeydi. 3 boyutlu dünyamız ve de bir zamanımız vardı. bu düzleme Uzay-zaman düzlemi dedi. Bu dünyanın kuralları kesin ve öngörülebilirdi. (detaylar için wikiye bakabilirsiniz, hızlı geçiyorum)

Bir süre yeterli geldi bu teori. Ama sonra kuantum çıktı ve olaya yeni bir boyut getirdi. Atomaltı parçacıkları inceledikçe, kuantum fizikçileri, “öngörülemezlik” ile karşılaştılar. Şöyle örneklemek mümkün:

Eğer Bir silah ile kurşun ateşlerseniz, o kurşun hepimizin bildiği yerçekimi kuvvetiyle hareket etmektedir. Ama bir silahtan elektron ateşlerseniz, o elektron, kuantum yasalarına göre hareket edecektir. Yerçekimi yasalarıyla sonucu kestirmek mümkün değildir. Daha da önemlisi, aynı açıyla aynı şekilde 2 farklı elektron ateşlerseniz, elektronlar farklı yerlere varır. Yani kuantum dünyasında atomaltı particle’lerin davranışları “öngörülemezdir”. Yani sadece olasılıklar vardır.

Einstein bu teoriye “Tanrı zar atmaz” diyerek karşı çıktı, ama atomaltı particle’larla yapılan deneyler hakikaten de her seferinde bir zar atılıyormuşcasına tepki vermesine yol açtı. Yani Einstein yanılmış, kuantumcuların dediği doğru çıkmıştı. Atomaltı dünyada her şey olasılıklar üzerine kuruluydu.

Şimdi, misal bir “gözlemci“nin var olmasının, tüm fiziksel durumları değiştirdiği gerçeğini bulundu. Şu videoyu facebookta büyük ihtimalle izlemişinizdir, izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim:

hatta şöyle büyük büyük tekrar diyim: KUANTUMDA NE OLUP BİTTİĞİNİ ANLAMAK İÇİN BU VİDEOYU İZLEMENİZİ ŞİDDETLE TAVSİYE EDERİM

…………..
çift yarık deneyi (türkçe)

……………..

Kuantum dünyası içinde, “Güçlü çekirdek kuvveti“ (proton ve notron gibi atom altı parçacıkların nasıl bir arada durduğunu açıklıyor.) ve “Zayıf Çekirdek kuvveti“ (Atomaltı parçacıkların radyoaktif bozulmalarını açıklıyor) adları verilen particle’ların birbiriyle etkileşimini açıklayan 2 tane fiziksel yasa bulunmakta.

Kuantum ile Kütle Çekim Kanunu arasındaki farkı anlatan “What the Bleep do we know” isimli aşırı amerikan stilli bi belgesel var. Kurmacayla boğuyor olsa da, yine de gözünüzde bir resim canlandırması açısından izlemeye değer. en aşağıya koyuyorum onu da.

Kısaca 4 temel güç bulunmakta evreni açıklayan:

  1. “Kütle Çekim Kuvveti“ (gravity law) (yerçekimi gibi temel şeyleri açıklıyor)
  2. “Elektromanyetik Kuvvet“ (elektriksel manyetik olayları açıklıyor)
  3. “Güçlü çekirdek kuvveti“ (Kuantum) (proton ve notron gibi atom altı parçacıkların nasıl bir arada durduğunu açıklıyor.)
  4. “Zayıf Çekirdek kuvveti“ (kuantum) (Atomaltı parçacıkların radyoaktif bozulmalarını açıklıyor)

Şimdi bu 4 kanun, “Fundamental interaction“ (Temel Etkileşim) olarak anılıyor. Hayatımızı bu güçlerin etkisinde işliyor.

Fakat 4 tane birbirinden farklı kanun olması dünyayı algılamamızı zorlaştırıyor, çünkü madde aynı olsa da farklı durumda farklı yasayla açıklanıyor. Misal Hızlı tren düşünün. Hızlı tren çalışmıyorken, yerçeki etkisi altındadır. Çalışmaya başladığında ise yerçekimi yasasından ziyade elektromanyetik kuvvetin etkisi altına girer. (raydaki demire elektrik verilerek demir mıtnatıslanır bu sayede trenin yerden yukarda tutularak tekerleksiz gitmesi sağlanır, tekerlek sürtünmesi olmadığı için, tren daha hızlı gider -tüm hızlı trenler böyle mi emin değilim-) Ama aynı trenin aynı demirinin atom altı dünyasını anlamak için ne yerçekimi ne de elektromanyetik yasa yeterli olmaz, çekirdek kuvvetlerine bakmamız gerekir. Madde aynı, ama durumdan duruma göre bize lazım olan yasa değişiyor.

Ya da biraz önceki örneği tekrarlayalım: Eğer Bir silah ile kurşun ateşlerseniz, o kurşun hepimizin bildiği yerçekimi kuvvetiyle hareket etmektedir. Ama bir silahtan elektron ateşlerseniz, o elektron, kuantum yasalarına göre hareket edecektir. Yerçekimi yasalarıyla sonucu kestirmek mümkün değildir. Daha da önemlisi, aynı açıyla aynı şekilde 2 farklı elektron ateşlerseniz, elektronlar farklı sonuçlar verir. yani kuantum dünyasında atomaltı particle’lerin davranışları “öngörülemezdir”.

Bu da bu yasaların da üst bir yasası olması gerektiği gerçeğini bize gösteriyor. Sonuçta her şeyin yaradılışının temelinde yatan “Tek“ bir kuvvet olmalı. Elektronla elektriğin ve gezegenlerin hepsinin temeli aynı olmalı..

Bu “Tek“ kuvveti açıklayan yasa da işte “The String Theory“. Yukarıda bahsettiğimiz 4 temel gücü tek bir potada eritiyor.

The String Theory“

String Theory esas olarak 90’larda popülerleşse de, kökleri 1919’da alman bir matematikçi Theodor Kaluza tarafından ortaya atılmış. Ona göre, Einstein’ın teorisinde eksik bir yan olabilirdi. Bu yanı farketmek için de bizim 5 duyumuz ve algılarımız yeterli olmayabilir.

Bu şu demek: biz dünyayı 3 boyutlu algılıyoruz artı bir de içinde bulunduğumuz “zaman” var. Eğer 1 boyut daha varsa ve biz bunu göremiyorsak, Fundemental interaction’da bahsettiğimiz 4 kuvvetteki farklılıkları açıklayabilir. Veya misal elektrik içinde esasında ne olduğunu açıklayabilir. Şu an itibariyle, biz elektriği sadece kontrol etmeyi biliyoruz, içinde ne olup bittiğini bilmiyoruz. Belki de elektrik dediğimiz şey, 4 boyuttaki bükülmeler olabilir. (ışınlanma fikrinin de buradan çıktığını yazmışlar bir forumda, linki bulamadım)

Eğer bu ekstra şeyler, ekstra boyutla açıklanabiliyorsa, 4 kuvveti de açıklayabilecek “Unified Theory“yi bulmuş demektir.

Anlatmaya başlamadan önce string teori (sicim teorisi) ile ilgili çok basit slaytlarla hazırlanmış, 2 dakkalık bir youtube videosunu izlemenizi öneririm. bunu izlerseniz konuyu daha rahat takip edersiniz: Ardından da bir TED videosu koyuyorum, string teoriyi genel hatlarıyla açıklayan:

……………..
String Theory 101

TED videosu

……………

String theory’nin en önemli parçacığı tabiki de string adını verdiği atomaltı particle’lerdir. Bu teoriye göre, Atom’un içinde elektron proton ve neutron parçacıkları var, bu parçaların altında da quarks adı verilen parçacıklar var. Fizik bu quarkların bölünebilir en küçük parça olduğunu düşünmüş ama string teoriye göre quark katı bir madde değil. içi boşluk ve string (sicim, tel, ip) adı verilen sürekli titreyerek hareket halinde dolaşan bir enerji kümesi. Fizikle çok boğmadan verileri şöyle sıralayım:

  • String teoriye göre, hiçbir madde katı sıvı veya gaz değildir. Maddelerin köküne indikçe atoma oradan atomaltı particle’lara ulaşılır. Ulaşılabilinen en son noktada ne katı ne sıvı ne de gaz olmayan, bir enerji formu halindeki stringler bulunur. Bütün evrenlerdeki herşey bu stringlerden oluşmuştur.
  • String teoriye göre, stringler 11’inci boyutta hareket eden particle’lerdir.
  • String teoriye göre, Eğer 11’inci boyutu görebiliyor olsaydık, maddeleri ayrı değil sadece stringlerin birbiriyle etkileşimi olarak görürdük. (matrix’in ilk episodun sonunda Neo herşeyi sayı olarak gördüğü sahneyi düşünün, ne demek istediği gözünüzde biraz daha rahat canlanır.)
  • String teoriye göre, big bang bir başlangıç değil. Big bang’in öncesinde de pek çok big bang var.
  • String teoriye göre, big bang tek bir tane değil, pek çok big bang var. (sonuçta eğer boşlukta bir big bang oluşabiliyorsa, niye sadece 1 kere big bang oluşmuş olsun ki)
  • String teoriye göre, paralel evrenler var. (farklı big bang = farklı evren) bu paralel evrenin fizik yasaları bizimkiyle aynı olmak zorunda değil.
  • String teoriye göre, zaman yolculuğu mümkündür. Hatta bundan daha da öte, aynı anda zaten tüm zamanlardasınızdır. (bu epey karışık gelebilir, boyutları anlatırken biraz daha netleşir umarım) (ayrıca zaman yolculuğu bilim kurgu, kanıtlanmış bir şey. Atom düzeyinde, gerçekten de zamanda yolculuk yapıldı. Detayları aşağıda)
  • 1980’lere gelindiğinde, string teori kendi içinde 5’e bölünmüş. 1995’te “M Theory“ olarak tekrar birleşmiş. Şu an herkesin kabul ettiği string teori = M teori
  • M Teoriye (String teori)ye göre ekstra boyut sayısı 1’den çok daha fazla. Toplamda 11 boyut var. (detaylar aşağıda)
  • M, membrane’in kısaltması. (türkçesi: zar) Evrenin hareket halinde bir zar tabakasıyla kaplı olduğunu, diğer evrenlerle bu zar tabakasıyla temas halinde olabildiğini belirtir. (belgeselde epey bir açıklama var bunla ilgili, 7. boyutu açıklarken buna değiniyorum tekrardan aşağıda) (ayrıca kainattaki her şeyin benzer zarları var, atom hücre, vucut vs..)

Elegant Universe diye bir belgesel var, tüm teoriyi anlatıyor, içinden kısa bir parça koyuyorum buraya, en aşağıya da tüm belgeseli koyuyorum.

………….
elegant universe – fikir vermesi için kısa bir parça (Full video en altta)

…………….

Boyutları Anlamak:

Şimdi bir amca epey anlatmaya çalışmış ama halen karışık. Doğruyu söylemek gerekirse ilk seferde anca 5. boyuta kadar gelebildim, 5. boyuttan sonra beni kaybetti.. ikincide 7.’ye geldim.. Sonra yukarıda anlattığım tüm araştırmaları yaptım ve ardından tekrar izleyince tam anladığımı düşündüm.. sonra başka bir video izleyince yine bir yeri tam anlamadığımı fark ettim. Şimdi elimden geldiğince basitleştirmeye çalışacağım. Sonra da O tam anlamadığım yeri de belirtip, sizlerin fikrini soracağım.

Şimdi anlatan amca, burada anlatmış:

………………

………………

Ben tek tek boyutlar üzerinden gitmeden önce, adamın videoda kullandığı 4 işaretin anlamını söylemek, solucan deliği (wormhole) ve zaman yolculuğu kavramından kısaca bahsetmek lazım.

………………

resim 1 – boyutlar

…………….

Resimde de göreceğiniz üzere, anlatıcı, klasik 2 boyut 3 boyut işaretlerini kullanmayıp Split (yarmak, bölmek, kırılmak) ve fold (katlamak, kıvırmak) dediği işaretlerle sembolize etmekte. Bu, diğer boyutları daha rahat anlatabilmek için önemli bir ayrıntı çünkü her üç boyutta bir başa dönüyor işlem.

…………………..

resim 2 – gazete – karınca ve solucan deliği

………………..

Solucan deliği konseptini de gazete üstünde yürüyen karınca örneğiyle anlatmış. 3 Boyut dediğimiz şey, 2 boyutlu bir nesnenin, 3 boyutlu dünyada katlanmasıyla elde edilir. Dolayısıyla, 2 boyutlu bir nesne üzerindeki herhangi iki nokta, 3 boyutlu ortamda katlamanın etkisiyle “aynı yer“ olabilir. Yukarıdaki örnekte, düz iken 2 boyutlu olan bir gazetenin bükülmeyle 3 boyut haline gelmesi ve karıncanın gazete üzerindeki 2 farklı noktayı, aynı yermiş gibi gezmesi örneklenmekte. Solucan deliği (wormhole) kavramı da buna benzer şekilde, 3 boyutlu dünyanın 4 boyut içinde katlanmasını esas almaktadır.

ZAMAN YOLCULUĞU

Stephen Hawking, belgeselinde anlatıyor zaman yolculuğunu nasıl yaptıklarını. (yazının sonuna belgeseli koyuyorum) özetle, şu an için, ileri doğru zaman yolculuğu keşfedilmiş bir şey. Uzaydaki uydulardaki zaman ile dünyadaki zamanın akışı arasında saniyenin binde biri kadar sapma var. Kütle büyüdükçe zamana etkisi değişiyor. Yani zaman aynı akmıyor! Bu acaip bişey.. Bu bilgi de yerçekimini (daha doğru ifadeyle kütle çekim yasasını) kullanarak yapılabilecek bir zaman yolculuğunun fikrini veriyor. Eğer karadelik gibi çok çok çok daha büyük kütleli bir cismin yörüngesinde dönülürse, zaman yarı yarıya yavaşlayacaktır. Yani bir karadeliğin çevresinde 1 yıl kalırsa bir insan, dünyaya geldiğinde dünya 2 yıl ilerlemiş olacaktır. Buyrun size bir zaman yolculuğu.

Ama daha da önemli buluş, (bu kütle-çekim yasasından bağımsız olarak) Eğer ışık hızına yaklaşılırsa bir madde (ışık hızına ulaşamıyor hiç bir madde, %99,99 gibi bir hızına gelebiliyor) zamanda bir bükülme oluşuyor. Eğer ışık hızının %99,99 hızıyla 1 gün yolculuk yapsak, dünya zamanında 1 yıllık fark olmuş olacak. (yani bizim için bir gün, dünya için 1 yıl olmuş olacak) Bu insan açısından teorik şu anda elbet, çünkü o kadar hızlı değiliz henüz. Ama atomları bu hıza çıkartabilecek teknoloji mevcut, ve atomlar zamanda yolculuk yapıyorlar.

Şu anda fiziksel olarak kesinleşmiş kabul edilmiş zaman yolculuğu budur. Sadece ileri yönlü, zamanı bir yerde yavaşlatmayla işleyen bir teknik. İlk öğrendiğimde dumur olmuştum..

Şimdi boyutlar üzerinden devam edelim

BOYUTLAR

0 Boyut: Nokta ile ifade etmekte. Eni boyu yüksekliği herhangi bir parametresi yok.

1 Boyut: Düz bir çizgi. Herhangi bir kalınlığı hacmi vs. yok

2 Boyut: Sadece eni ve boyu olan, yüksekliği olmayan düz bir zemin. klasik analitik düzlem olarak gözünüzde canlandırabilirsiniz.

3 Boyut: En boy ve yükseklikten oluşan, hergün algıladığımız dünya.

Şimdi devam etmeden burada bir duraklayıp, 2 boyutlu dünyada yaşayan bir canlının, 3 boyutlu evreni nasıl algılayacağını düşünelim. Bu sayede, 4 boyutla ilgili kafa karışıklıklarımızı önyargılarımızı yetersizliklerimizi daha rahat görebiliriz. Şurda olayı gayet iyi anlatan bir video var, boyutlara devam etmeden önce onu izlemenizi öneririm.

……………..

dr. kuantum videosu: 2 boyutlu varlığın gözünden 3 boyutlu bir varlık nasıl gözükür?

……………

Bu videodan da göreceğiniz üzere, 2 boyutlu dünyaya 3 boyutlu canlı parmağını soktuğunda, parmağın denk gelen hizasının sadece 2 boyutlu bir kesiti gözükmektedir.geri kalan gözükmez. Bu, üst boyutu anlamamız için algısal kısıtlamamızı göstermesi açısından iyi bir örnek.

Boyutlarla devam ediyorum.

4. Boyut

4. Boyut, Zamanın doğrusal çizgisi. Bunu şöyle ifade etmek mümkün. Biz 3 boyutlu yaşıyoruz, ama zamansal olarak sadece bir nokta kaplıyoruz. Yani “Şimdi“ dediğimiz zamanın içine hapsolmuş durumdayız. Ama zaman içinde, ileri ve geri doğrusal bir şekilde hareket edilebilse, 4 boyutlu bir dünyada olmuş olurduk. Bir başka ifadeyle, bir insanın doğumdan ölüme kadar, tüm yaşamını, el falı gibi görebilmek 4 boyuttur. (bilmeyenler için, elin içinde bir yaşam çizgisi varolduğu söylenir. Bu çizgi, doğumdan ölüme kadar yaşayacaklarını hastalıkları çocuklarını öleceğin zamanı vs. Genel hatlarıyla söylediğine inanılır)

5. Boyut

5. Boyut: Şimdi, 4 boyut doğrusaldı. Fakat, bunun doğrusal değil de tüm olasılıkları kapsadığını düşünün. Misal, 20 yaşında bir çocuk düşünün, olabileceği potansiyeller, doktor, avukat, öğretmen, hırsız, evsiz, katil, vs.. hatta ölü.. şimdi tüm bu olasılıkları aynı anda görebilmek 5 boyutta mümkündür.

5 boyutu gözlemlenebilse, muhtemelen hepsini aynı anda görülebilse de, kuantumdaki gözlemci ilkesi uyarınca, gözlemekte olduğun gelecek, etkilenmeye başlar. (bu bilgiyi günlük hayatımıza nasıl uygulayabileceğimiz konusunda bir belgesel paylaşıyorum aşağıda)

Ya da gözünüzde canlanması için, dinlerdeki kader mevzusunu düşünün. Ne der kutsal metinler, “hem kaderiniz var, hem de özgür iradeniz“ insanlar binlerce yıldır soruyor ikisi aynı anda nasıl mümkün olabilir diye, 5. boyuttaki bir varlık için mümkün olabiliyor. Sizin tüm geleceğinizin olasılıkları önceden belirlenmiştir. Siz içlerinden seçiyorsunuzdur. (tabi tek bir seçim değil buradaki, su içip içmemek, karşıya geçip geçmemek vs.. tarzı her an seçimler yaptığımız için, bu 5. boyuttaki olasılıklar milyarlarca olabiliyor..)

6. Boyut

6. Boyut: Şimdi, 5 boyuttaki düzlemi, 2 boyutluyu 3 boyutlu yaparken yaptığımız gibi katladığımızı/büktüğümüzü düşünün. Tabi 5. boyut bile yeterince karışıkken, 6. boyuttaki katlama olayı işi hepten içinden çıkılmaz hale getirdiğini düşünebilirsiniz. Yukardaki videodaki örnek de biraz zayıf kalmış, onun için o örneğe ilave olarak, biraz daha açıklayıcı bir örnek vereyim.

Şimdi, bugünü değiştirmek için, misal çok zengin olmak için, geleceğe dönüşteki gibi geçmişe dönseniz ve at yarışı sonuçlarını genç halinize verseniz, ve de o sonuçlara oynarsanız haliyle geleceği değiştirmiş olursunuz. Ama bu 5. boyutun yöntemi. 6. boyuttaysanız elinizdeki imkan çok daha fazla. Karıncanın gazete üzerinde bir noktadan bir noktaya gidişini hatırlatın. Iki nokta bükülme ile aynı nokta haline geliyordu. Zamanda da aynı şey geçerli. Yani siz, geleceğe dönüşteki olayları yapmadan, direk olarak zengin fakir sağlıklı vs. Hallerinize gidebilirsiniz.

Videoda anlatılmayan ilave örnek olarak şunu düşünün. Bu birey üzerinden değil, daha genel etkileşimin sonucu. Diğer bireylerin (maddelerin) de birbiriyle etkileşimini hesaba katın. Misal, yıl 2011 ve hitler başa hiç gelmemiş 2. dünya savaşı hiç olmamış olabilir. Yıl 2011 ve körfez savaşı hiç olmamış olabilir. Yıl 2011 ve çok zengin olmuş olabilirsiniz. Yıl 2011 ve bambaşka şeyler olmuş olabilir. Bunların olması için geleceğe dönüşdeki gibi (misal geçmişe gidip hapisteyken hitleri öldürmenize gerek yok) herşey zaten şu an birlikte olmakta. “durum“dan, diğer “durum“a direk geçebilirsiniz.

Fazla bilim kurgu gelmiş olabilir.. Ama hala devam ediyor..

Bunu sınırlı insan yaşamlarıyla düşünmeyin. Ya da zayıf dünya zamanıyla. Big bang’den, evrenin sona ereceği zamana kadar olan, tüm olasılıkları düşünerek hesaplarsanız daha mantıklı gelebilir. Sonuçta, big bangle başlayan evren, bir gün sona erecek. Ve tıpkı basit bir insan yaşamında olduğu gibi sonsuz olasılık var. Bizim şu an içinde olduğumuz 2011 yılından, Körfez savaşı olmamış bir 2011 yılına geçiş, evrenin sonsuzluğu içinde solucan deliğiyle gidilebilecek ufak bir yol.

7. Boyut


7. Boyut: Yukarıda da bahsetmiştik, evrenin bir zarla kaplı olduğunu, ve başka evrenlerin de var olduğunu. Bunu şöyle açıklamak mümkün: Bizim evrenimiz dışında daha farklı evrenler de var. Bunlar da farklı big banglerle oluşmuşlar. Bu evrenlerin fizik yasaları bizimkinden farklı olabilir. Dahası nasıl Bizim evrenimizde kuantum ile yerçekimi yasaları birbirinden farklılıkları varsa (yani 1den çok yasa tarafından yönetiliyorsak) bu paralel evrenlerin de birden fazla yasası olabilir. Kısacası bizim evrenimiz, Bu paralel evrenlerle birlikte daha üst bir evrenin içinde yer alıyor.

Evrenler arasında, bir zar var. Bu zarı öyle belirgin bir madde olmaktan ziyade, stringlerden oluşan bir enerji katmanı olarak adlandırmak daha doğru. (M teorinin isminin de, membrane’den gelmekte olduğundan bahsetmiştik)

Nasıl ki, 4’üncü boyutta, önceki 3 boyutu nokta yaptıysak. 7’inci boyutta yine noktaya dönüyoruz. 4. boyutta diğer 3 boyutu noktaya çevirdik, çünkü zamanın sonsuzluğu içinde bizim 3 boyutlu dünyamız sadece bir “an“dı yani bir noktaydı.

7. boyutta da (yani evrenler boyutunda) bizim evrenimizde, big bang’den yokoluşa kadar geçen süre sadece bir nokta teşkil etmektedir. Bizim evrenimizden diğer evrenlere alınan yol ise 1’inci boyuttaki gibi bir çizgidir.

Bunu şöyle örneklemek mümkün: Biz yine 2011 yılındayız. Fakat çevremizdeki fizik yasaları tamamen değişmiş. Misal yerçekimsiz yaşıyoruz “veya“ oksijensiz kalınca ölmüyoruz vs.. Bu tarz geçişler, 7. boyutta mümkün.

8. Boyut


8. Boyut: 2. boyutu hatırlayalım. Onun 8. boyut versiyonu. Şimdi 1. boyutta ve 4. boyutta sınırımız neydi, tek ileri geri hareket edebiliyorduk. 2’inci ve 5’inci boyutta doğrusal bir düzlem üzerinde. Yukarıdaki örnekte oksijensiz ölmemek ile yerçekimsiz yaşamak arasında “veya“ olması onu tek boyutlu yapmakta. “ve“ koyarsak, yani hem oksijensiz yaşıyorsak (x düzlemi) hem de yerçekimi yok ise (y düzlemi) 2 boyutlu bir değişim olmuş demektir. Yani 7. boyuttan 8. boyuta geçmişizdir. (yanlız burada not düşmek istiyorum, oksijensiz yaşama ile yerçekimsiz yaşamak fizikçiler açısından evrenler için bir düzlem oluşturcak kadar birbirinden yeterince farklı iki şey mi tam emin değilim, ama anafikri aldığınızı düşünüyorum)

9. Boyut


9. Boyut: 9’uncu boyutta 3’üncü ve 6’ıncı boyutlar gibi. 8. boyuttaki 2 nokta arasında yol almadan, solucan deliğiyle geçmenizle olanak sağlar. Yani aynı anda, yerçekimli ve oksijenli dünyadan, yerçekimsiz ve oksijensiz dünyaya geçebilirsiniz.

.

.

.

.

.

.

10. Boyut:


10. Boyut: 4. ve 6. boyutlarda yaptığımız gibi bütün evrenlerin,, bütün zaman çizelgelerinin, bütün olasılıkların, bütün herşeyini tek bir nokta olarak kabul ederek 10’uncu boyuta ulaşırız.

Öte yandan, 4. ve 6. boyutlardan farklı olarak, bir çizgi çizemeyiz, çünkü tüm olasılıkları kapsamış olduğumuzdan, gideceğimiz yer kalmamıştır. Böylece sona ulaşmış olduk.

.

.

String theory (sicim teorisi)ne göre, string’ler bu son boyutta hareket eden particle’lerdir. Bu bahsettiğimiz zaman yolculuklarını esasında bütün olarak biz değil ama stringlerimiz yapmaktadır.

Teorik olarak da, solucan deliği tarzı bir “zaman kapısı“ ancak stringlerin içinden geçebilmemizle mümkün. (tabi o anda stringin de boyut değiştirmesi gerek) Yani string’leri milyarlarca kez büyütmek gerek.. (ki teori burada tıkanıyor, stringi büyütmek, mümkün mü değil mi belirsizleşiyor.)

Tam emin olmadığım nokta:

Şimdi, 11 boyut olması gerekirken, sizin de göreceğiniz üzere 10 boyutta bitirdik =) şimdi burada hakikaten tam emin olamadım, o ekstra boyut nerede. 2 ihtimal var:

  1. “Sıfırıncı boyutu“ yani “boyutsuzluğu“ bir boyut olarak mı saydık? (öyle ise bi eksiklik yok, 11 boyut olmuş oluyor toplamda)
  2. Yoksa 3’üncü boyut ile 4’üncü boyut arasında “zaman“ boyutunu mu eklemek gerekiyor?

Teorik olarak zaman tam olarak bir boyut değildir, zamanın içindeki kişinin durumu bir noktadır diye bir kaç yorum okudum, yukardaki videoyu yapan amcanın başka bir videosunda zamanı çok değişik yorumluyor ve bu yüzden 10 boyutu hesaplarken hesaba katmadığına dair bir izlenim edindim. Video şurada:

……….

youtube video amcanın ekstra videosu

………

Eleştiriler:

Kimse gerçek anlamda string görmedi. O kadar küçük olduğu için görmek de epey bir vakit alacaktır. Dolayısıyla şu anda ayakları yere tam basan, sınırları tam olarak belirlenmiş bir durumda değil.

Yeni bulgular, string teoriyi desteklese de, hala deneysel olarak limitlerinin olması büyük handikap doğuruyor.

Fizikçilerin çoğu, üzerinde yeterince deney yapılabilme olanağı olmadığı için, bu teoriye şüpheyle bakıyorlar. Misal Stephen Hawking, zaman yolculuğunda da bahsetmiştik. Ona göre, sadece ileri doğru bir zaman yolculuğunun mümkündür. Geriye yolculuk mümkün değil. Eğer geriye doğru bir yolculuk yapsaydık zamanda bir echo oluşur ve bu echo evrenin yok olmasına neden olurdu.

Bunu şöyle örneklemek mümkün: elinizde silah var, bir kaç dakika öncesine gidiyorsunuz, ve bir kaç dakika önceki kendinizi vuruyorsunuz. Böylece bir kaç dakika önce ölmüş olduğunuz için, siz de bir kaç dakika sonra varolamazsınız. (geleceğe dönüş filmindeki mantık)

Bu daha gerçekçi fizikçilerden gelmekte olan ciddi bir eleştiri. (zaman yolculuğuyla ilgili pek çok bulgu aşağıda paylaştığım “A Brief History of Time“ filminde mevcut)

Öte yandan bir paragraf açıp string teorisinin buna cevabını da söylemek gerek: eğer geçmişe gidip kendi geçmişinizi görmüşseniz, o artık siz değilsinizdir. Sizden farklı bir varlıktır. Yani öldürdüğünüz varlık orada ölürken, öldüren olan versiyonunuz hayata devam eder.

Günlük Hayata Katkıları

Normalde yazıyı burada bitirmem gerekir, çünkü tüm teoriyi özetlemiş oldum. Ama aklınıza gelebilecek temel bir soru üzerinden devam etmek istiyorum. “Peki iyi güzel hoş ama bu bilgi günlük hayatta bir işimize yarar mı?“ diye sorarsanız, beyin antidepresanlar ve düşünce üzerinden bir örnek vereyim:

anti-depresanlar bileceğiniz üzere 3 boyutlu dünya baz alınarak tasarlanmış. Nedir 3 boyuttan kastım, sinir hücrelerimiz (neuronlar) birbirine synapse adı verilen bağlarla bağlıdır. Ayağımızdaki bir şeyi hissetmemiz için her bir sinir hücresi birbirine bilgiyi ileterek (kulaktan kulağa gibi) beyine taşır. Eğer omurilikte bir hasar varsa, sinir iletimi kesintiye uğrar, beyin bilgi almadığı için ayağı hissetmez.

Aynı şekilde beynimizin sağ ve sol yarımküresi, corpus callosum denilen bir bağlantı yoluyla bağlıdır. Başka bilinen sinir aktarım yöntemi yoktur. Ama izlediğim bir videoda (şimdi nerede olduğunu bulamadım, paylaştığım belgeseller içinde olması muhtemel) beynin bir yarım küresindeki bir noktayı uyararak, diğer yarımkürede de alakasız bir noktayı uyarmayı başarmışlar. Hem de diğer sinir hücreleri (synapselar) arasında herhangi bir bilgi iletimi olmadan!

Bu önemli bir gelişme, çünkü tüm antidepresanlar ve de pek çok sinir sistemi ilacı, synapseların bilgi iletmede “tek“ yöntem olduğuna inanarak yapılmıştır. Fakat, yeni bulgulara göre farklı yöntemler de olabilmekte. (Önümüzdeki 3-5 yılda bunla ilgili yeni şeyler duyulur zaten)

Daha da somut daha da ileri seviye bir örnek vereyim. Bu örnek, bilimle mistisizmin kesiştiği araştırmalar arasında muhtemelen en popülerlerinden: Masaru Emoto’nun yaptığı “Message From Water“ (Sudan Gelen Mesaj) (What the bleep we know adlı belgeselde metro sahnesinde bahsediliyor, izleyenler hatırlar)

Arada fiziksel bir bağlantı olmadığı halde, düşüncelerimizle maddeye bile nasıl şekil verebildiğimizle ilgili bir araştırma. Özeti şöyle: Çeşitli suları alıp kristalleştiriyor, kristalleri mikroskopla incelediğinde çok değişik şekiller oluşuyor. Doğadaki bir nehirden alınan su düzgün güzel görünümlü bir kristalken, tokyonun suyundan alınan su epey şekilsiz oluyor. Sonra bunun arasındaki bağlantıyı anlamak için, sulara düşüncelerini gönderiyorlar. Evet düşüncesi epey komik ama gerçekten de suyla konuşuyorlar. Aynı kaynaktan alınan sulardan birine “teşekkür ederim“ dediğinde, suyun şekli mükemmel kristal halini alırken; “beni hasta ediyorsun, seni öldürmek istiyorum“ dediğinde suyun şekli bozulup, çirkinleşiyor. Yani suyun girebileceği potansiyeller var. (5. boyutu hatırlayın) Biz, bir gözlemci olarak, suyun o potansiyellerden hangisini seçeceğini belirliyoruz. Burada su kristallerinin slaytları var: gözlemcinin etkisi gerçekten de muazzam! (full belgeseli de en alta koyuyorum)

…………….

su kristal slaytları

…………..

Şimdi Dr. Emoto tam da burada şu soruyu soruyor: “Düşüncelerimiz, suya bunu yapabiliyorsa, %60’ı su olan vucudumuza neler yapar?“ Evet gerçekten de, iyi ve pozitif düşüncenin, anti-depresan gibi 3 boyut dünya baz alınarak hazırlanan ilaçlardan çok daha etkili bir yöntem olduğu bilimsel olarak kanıtlayan Dr. Emoto’nunkine benzeyen pek çok çalışma var.

Burada iyi düşünce diyince aklınıza hemen NLP tarzı iş kadınlarına yönelik düşünce akımları gelmesin. Ne secret fenomeni Ne de meditasyon reklamı da değil bu. Ya da Allahçı dinlerin dua ve ibadet sistemlerini yüceltmek de değil. Ya da bunun gibi herhangi bir şey de değil. Nasıl olursa olsun, İyi bir düşünceye sahip olmanız yeterlidir.

Bütün bunlar (dua, ibadet, meditasyon vs..), iyi ve pozitif düşünceye ulaşmak için insanların kullandığı aracı eylemlerdir. Istatistikte buna “aracı“ (“mediation“) denmektedir.

Yani mevlana gibi dönseniz de, sabahın 5’inde kalkıp iyi niyetle namaz kılsanız da, budist gibi meditasyon yapsanız da, hristiyan gibi dua etseniz de doğa üzerinde büyük bir fark olmuyor. Iyi niyetinizle, çevrenizi iyileştirmeye yardımcı oluyor. Ama burada önemli olan hakikaten de “düşünce“. Misal sünnet olurken, kurban keserken, ya da ne bileyim oruç vakti aç aç dolaşırken ne kadar “iyi niyet“li olabilirsiniz tam bilemiyorum. Eğer olamıyorsanız, bunlar çevrenizi olumsuzlaştırıyordur da.

Tabi daha da ileri götürerek, “düşünce“nin de bir mediator olduğunu, önemli olanın stringlerin enerji akışlarının kontrolü olduğunu da belirtmek gerekir. Ama düşüncemizi ve hislerimizi kontrol etmekten başka, stringler üzerinde etkili bir yöntem henüz keşfedemedik.

Ve de tekrar belirtmekte fayda var, bu örnek 5. boyutta bir örnek. Kuantum da bugünkü bulgular 5. boyut seviyesinde olduğundan, kuantumla bir seviyeye kadar açıklanmakta Dr. Emoto’nun su deneyi. Daha ileri seviye için (6. boyut ve sonrası) günlük hayatımızı etkileyen bir örnekle henüz karşılaşmadım, kanıtlanmış bir deney de yok gördüğüm kadarıyla. Eğer yeni bir bilgiyle karşılaşırsam yazıyı update ederim.

Bir de bu kısmı bitirmeden, Stephen Hawking’in bir sözünü paylaşmak isterim:

If we find a unified theory, it would be the ultimate triumph. For then we would know the mind of God (Eğer birleştirici bir teori bulabilirsek, Bu nihai zafer olacaktır. Böylece Tanrının düşüncelerini algılayabiliriz.)

Hikayeme Etkisi

Blogumu takip edenler bilir, yaradılışla ilgili bir hikaye üzerinde çalışıyorum ve bunları incelemem de bununla ilgili.

Şimdi yukarıdaki bulgular ışığında kendi hikayemde tanrıyı yerleştirebileceğim yer en alt seviye 5 boyut oluyor. En üst seviye de tabiki 10. boyut. (Tanrıdan kastım, tevratta, incilde ve kur’anda ismi geçen tanrı.) Fakat öte yandan 6. boyutta sekteye uğruyor kitapların tanrısı.

Şimdi ilk nokta, kutsal hikayeler, hep tanrının olaylara müdahale edip, geleceğe etki ettiği yönünde. Misal kader oluyor, misal büyük gücüyle şehirleri yerle bir ediyor. Misal dünyayı başlatıp dünyayı yok ediyor. 5. boyut, bu tarz tevrat/incil/kuran hikayeleri için yeterli bir boyut. Yani, bu kutsal kitaplarda bahsedilen varlık (tanrı) eğer var ise 5. boyut veya daha üst boyutlarda bulunuyor. 3. veya 4. boyutta bulunması “kader“i gözlemlemesi/yönetmesi için yetersiz.

Ve tabiki eğer hakikaten de iddia ettiği gibi “herşeye gücü yeten“ ise 10 boyutta da olabilir. Aralarda bir boyutta da olabilir, ama en azından 5. boyut üstünde olması zorunu.

(tabi burada, madem o kadar yüce bir varlık, niye dünyanın yuvarlak olduğunu bile söyleyememiş gibisinden soruları pas geçiyorum, çünkü onlar hali hazırda sorulmuş sorular. Ben tanrının varlığının %50 %50’lik matematiksel olasılığı üzerinden gidiyorum her zaman, varsa da o kadar başarılı olmadığını, ibadet etmemizi gerektircek/hakedecek bir varlık olmadığını savunuyorum.)

İkinci nokta, daha önce insan yapay zekasıyla ilgili bir kaç şey yazmıştım. Tanrının (eğer varsa), tüm evreni böyle kodlarla yönettiğini düşünüyordum. Bu string teori ile bu olasılığı biraz daha geliştirme şansı buldum. Eğer bütün kainatlar, string particle’larından oluşmuşsa, tüm stringleri yönetmek için genel bir kod ile başlamıştır yaratmaya. Bu şekilde bir kitle kontrolü sağlayabilmektedir.

Ama öte yandan, 6. boyuttaki şu an varolan gerçekleri değiştirme yeteneğine dair herhangi bir şey belirtmemiş kutsal kitaplar. Örneğin, musa’ya sizleri mısırdan çıkartıcam demiş, bu sürede misal firavunu yolda öldürmüş. Ama eğer 6. boyutta bir gücü olsa, direk olarak firavunsuz bir dünyaya geçirebilirdi insanları. Yada Muhammed için ebabil kuşları yollamış.. Madem mutlak gücün var, niye uğraşıyorsun böyle ufak tefek ayrıntılarla? Direk yok edebilirken istediğini, herhangi bir fiziksel açıklama yapma ihtiyacı niye? Buradan 2 sonuca varıyoruz. (hala tanrının varlığını kabul ederek bakarak).

  1. 1- Tanrı 5. boyutta hüküm sürmektedir.
  2. 2- 5. boyut, Tanrıya daha üst boyutlardan daha eğlenceli geldiği için 5. boyutta takılmaktadır.

Sonuçta düşünün, mutlak bir hiçlik içinde yapayanlız bir tanrı.. vaktini geçirecek bir şeylere ihtiyacı var. Vakit geçirebileceği tek tük oyuncaklarından olan insanlarla oynarken kısayollarla oynarsa ne eğlencesi kalır ki? Bu hükmen yenmek gibi bir şey.. Eğlencesiz..

Ve tabiki 1. ihtimal doğruysa, Kutsal kitaplarda ismi geçen tanrı, aslında insanlara doğruyu söylememiş demektir. Mutlak gücü olan bir tanrı değil, orta seviyeli bir tanrı olmasını gerektirir. Haliyle ondan daha üst varlıklar olabilir.. Bu da “bana şöyle ibadet edin“, “beni şöyle övün“ tarzı ego problemlerini biraz daha açıklar.

Ama yine de ben hikayemi 2. ihtimal üzerinden kuracağım. Çünkü, “Kutsal Metinlerdeki her sözü doğru kabul ederek“ hikayeyi oluşturmaya kararlıyım. Yani herşeyi eğlence için yapıyor.. Sonsuzluktan sıkılmış olmaktan..

Ve Tanrı’nın, tüm kontrolü, stringleri kontrol eden genel bir kodla yapması mümkün. Yani stringler içinde bulunduğumuz tüm evrenlerin işletim sisteminin genel dili olabilir. Diğer herşeyi de bu temel yazılıma ilave  kodlarla yapması mümkün. Gözünüzde canlanması için bilgisayar dünyasındaki sıfırlar ve birleri getirebilirsiniz. Windows genel bir işletim sistemi (0 ve 1’lerle oluşturulmuş bir dünya) media player programı alt bir program, fotoğraflarınız, videolarınız, word belgeleriniz vs.. bu işletim sistemi içinde “hayat bulan“ varlıklardır. Stringler’in de bizim sıfırlarımız ve birlerimiz olması muhtemel..

Özetle şablon şöyle oluşuyor:

  • Stringler = bilgisayardaki 0’lar ve 1’ler
  • Evrenin temel fizik yasası = Tanrının genel yönetim kodları = Bilgisayardaki Windows (ya da Macos, linux vs..)
  • Varlık (gezegen, deniz, insan, hayvan vs.. herşey) = Bilgisayardaki dokümanlar (video, müzik, word dosyası, vs..)
  • Evrimsel değişimler = Update edilen yazılımlar ve/veya update edilen /yeniden düzenlenen müzik video word dosyası vs..
  • insanın düşüncesi, içgüdüleri, bilinçaltı, öğrenimleri, deneyimleri vs.. kısaca benliğine dair herşeyi yapabilme yeteneği  = bilgisayarlar programlarının yapay zekası

liste böyle uzar..

Uzun lafın kısası: Dünya Bir Masaldır! =)

Bilmiyorum buraya kadar kaç kişi okumuştur ama eğer okuduysanız, yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim.

Kaynaklar


Belgeseller:

Kuantum Dünyasına Giriş İçin Belgesel: What The Bleep Do We Know (Full)

String Theory’yi baştan sona anlamak için Belgesel: The Elegant Universe (Full)

Masaru Emoto: Sudan gelled Mesaj (MESSAGES FROM WATER) (tek parça bulamadım, 4 parça)

MESSAGES FROM WATER part1

MESSAGES FROM WATER part2

MESSAGES FROM WATER part3

MESSAGES FROM WATER part4

Stephen Hawking: Zaman Yolculuğu (3 parça)

Stephen Hawking: Time Travel part 1

Stephen Hawking: Time Travel part2

Stephen Hawking: Time Travel part 3

linkler:

suyun gücü – dr. Masaru Emoto’nun web sayfası

http://www.masaru-emoto.net/english/e_ome_home.html

String Theory’yle ilgili Elegant Universe belgeselini hazırlayan kanalın web sitesi

http://www.pbs.org/wgbh/nova/physics/elegant-universe-einstein.html

10 boyutla ilgili videoyu hazırlayan amcanın web sitesi:

http://www.tenthdimension.com

bir de wikipedia linklerini yazı içinde verdiğim için tekrar koymuyorum..

___________________________________________________________________________

Share:

82 comments

  1. çok güzel bir yazı olmuş teşekkürler

    1. ahmet hulusinin kitaplarına bakın

  2. Tamamiyle zihin acici bir yazi.

    Dedigin gibi Tanri minimum 5. boyuttadir ama kesin oradadir diyemeyiz cunku 6. ve sonrasi boyuttaki islemleri yapiyor ve biz farketmiyor olabiliriz. Birisi fakir olacakken, lotonun vurup zengin olmasi ornek verilebilir, 6.boyuta sans faktorunu de yerlestirebiliriz belki bu sayede.

    Bir de ben hala 10. boyutta herseyin bittigine ikna olmadim, nasil ki 7’ye baslarken sonsuzlugu nokta haline getirdiysek, sonucta evren big-bang’lerle olusmamis olabilir veya big-bang’lerin olusmasini baska etmenler tetiklemis olabilir. O yuzden bizim ‘everything’ dediklerimizden de bir kac tane olabilir. O yuzden algilayabilecegimiz ve hesaplarimiza simdilik uyan min 10 boyut var diyebiliriz.

    Cok karmasik bir dunya 🙁

    1. Mantıklı yazmışsın ama şans diye bir şey yoktur en basit örneğini veriyim tavlada zar attın 2-1 geldi sonuçta o zarı sen attın sen sektirdin sen döndürdün hepsi senin sayende oldu eğer o zarı attığın kuvvetten çok az farkla biraz daha hızlı atsaydın 6-6 da gelebilridi olay sende bitiyor aynısı sayısal lotoda da geçerli

  3. varlığı yokluğu 10 hatta 11 boyutta açıklamaya çalışıyorsun buna rağmen tanrıyı 3 boyuttaki halimizle açıklayarak tanrı konusunda sonuca ulaşmaya çalışıyorsun
    3. boyuttaki bizler için geçerli duygularla tanrı nın duygularını eş tutuyorsun yani 3. boyuttan 11. boyuta gönderme yapıyorsun
    yazdıklarını dikkatle okudum fizik bilgisi sahibi olmadan yukarıda ulaştığın birçok sonuca bende ulaştım doğru veya yanlış
    ama bu bilglerle ilgilenirken tanrıyı açıklama sevdası boş bir hayal
    bu hayale büyük fizikçiler de düşüyor hawkins de dahil bence gereği yok

  4. ben M teoriye göre bing bang’in evrenin oluşumunu açıklamaya yetmediğini ve bulunduğumuz evrenin 2 paralel evrenin çarpışması sonucu oluştuğuna dair bir kaynaktan bilgi edinmiştim.
    Paylaşmak istedim.
    Gerçekten çok teşekkürler çalışmaların için..hiç bu kadar net ve açık anlatılan bir fizik kanununa rastlamadım şimdiye kadar..
    Tebrikler…:))

  5. 10 boyutlu evren(tüm ihtimaller evreni) eğer Allah gibi dışarıdan görebilseydin membran zarını da ekleyip 11 boyutlu diyebilirdin.
    Bu tüm 11 boyutlu tek nokta evreni, sadece Allah ın ol demesinden ibaret. Dışında ya da Allahın başka yaratmalarında ne olduğunu ancak ölüp de stringlerden kurtulduğunda anlarsın. Nahsi geçen öbür boyut(ahiret) tüm 10 boyutlu evrenin yıkımından sonra çok farklı bir şekilde yaratılır.
    5. boyutta illa kutsal bir şeylerden bahsedeceksen meleklerden vb. bahsedebilirsin.
    Konu ile ilgili ayet:
    “Yerin başka bir yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhar olan Allah’ın huzuruna çıka(rıla)caklardır.14 / İBRÂHÎM – 48 “

  6. Herşeyin temelinde sicimler mi var bilemem ama insanın temelinde merak olmasa hiç biri ortaya çıkamaz. Çıktı mı?- Çıkar mı?- Çıkmalı mı?
    Bilim o kadar dallara ayrıldıktan sonra birleşip felsefe ile yeniden kucaklaşıyor ve herşeyi mümkün kılıyor ya, o kadar keyif alıyorum ki anlatamam. Bir yandan da o kadar korkuyorum ki; Nietzsche nin haklı çıkıp, umudumuzda boğuldumuzu yüzümüze vuduğu deli gömleğini buruşturup yüzümüze atmasından, onuda anlatamam.
    Bu arada boyutlarla ilgili anlatımında emin olamadığın noktada 2. seçeneğin geçerli.
    3 ile 4 arasına zamanı eklemelisin.
    Boyutlar aslında senin verdiğin örneklerle açıklanamaz aslında ama bende benzer örnekler vereceğim. 🙂
    Biz 4. boyutta yaşıyoruz. Zamanda da hep ileri hareketimizin farkındalığındayız. Eğer zamanda geriye doğruda gezebilseydik 5. boyutuda algılayacaktık. Gezilerimizde yaptığımız değişikliklerle farklılı yaşamlar yaratabilseydik 6.boyutu
    ve
    zamanın bir noktasında yaşamımızla ilgili tüm seçeneklerimizin farkındalığında olsaydık 7. boyutu farkında olacaktık. Belkide sicim teorisinin belirttiği üzere bunları yapıyoruz ama farkında değiliz.
    Diğer boyutlarda senin anlattığın üzere 11 e kadar devam eder gider ve ilk 11 tamamlanarak sahaya çıkar.
    Tanrı kavramına gelirsek [Kusurlu bir akılla kusursuz bulunamaz- bunu keşke kusursuzda fark etseydi. Demek ki kusursuz değilmiş. O halde onun kusursuzluğuda başka bahara ya da başka bir evrene mi demeliydim? (Kusursuz değilse şimdilik benim tanrım olamaz.)]
    Aklıma gelmişken boyut kavramlarının daha da ilginçleştiği, üni. matematik öğrencilerinin korkulu rüyası Topolojiyle de ilgilenmenin sana zevk vereceğini düşünüyorum. N sonsuza giderken N ninci boyuttaki bir noktanın tanımından, doğrunun denklemine – ne bileyim bir kübün nasıl küreye dönüştüğüne kadar çok güzel trikler var.
    İnsan oğlunun maymunla yollarını ayırdığı ortak atadan hala çok farklılaşamadık. O atadan şu an ki halimize evrimleşene kadar dünya bir zaman geçti. Biz insanlardan, insan üstü olana geçene kadar daha yiyeceğimiz çok fırın ekmek var.

    Araştırmaya devam…
    Sevgiler
    Mad_blue

  7. Videodaki gözlemcinin eklendiği elektron deneyi bize şimdiki dünyada şunun yaşandığını anlatıyor. Duyularımızla farkına varmadığımız ya da farkındalığını yaşayamadığımız her yerde şu anda tam bir kaos var. Maddenin yapı taşları her an her yerde. Misal, biz görme duyumuzla gözlemlediğimiz anda şekilleniyor.

  8. Elinize ,zihninize, bilginize sağlık. aklımızdan geçen ama dile getiremediğimiz bir çok soru işaretlerini birlşetirip cevaplarını vermişsiniz saygılarımla.

  9. Kendini yorduğuna değmiş açıkçası, uzun zamandır bu kadar akıcı okuduğum bişey daha olduğunu hatırlamıyorum.Fakat itiraf etmeliyimki hala anlayamadığım pek çok şey var ve sanırım bu normal.

  10. dünya bir masal kısmında hatırladığım bir video var şimdi biraz anlamlı gelior paylaşayım. Video da adam laptopu açmış ve hepimizin en azından benim yaşımdakilerin oynadığı bi oyundan simsden bahsediordu. Oyunda karakterler var ve siz onları yönetiyorsunuz bu şimdi daha yaygın olan online oyunlar gibi ve oyunu oynayan oyunun hükümdarı tanrısı artık ne ad verirseniz verin.. Şimdilerde ise bilim adamları aklın kopyalanabileceğinden söz ediyorlar yani hayatınızda örneğin 5 yaşınınzdaki bir köpeğin ısırması kodlu!! yani beyninizdeki milyarlarca nörondan örneğin 540la 550 arasındaki 10 nöron arasındaki bir köprü şeklinde kayıtlı tabi elektrik sinyali olarak görünüyor insan o anı hatırladığında ve tıp ve bilim ilerlediğinde beyin kopyalandığında bu bilgilerde ve daha nice milyarlarca bilgiliz aktarılmıs olacağını soyluyorlar.. Bu olup bitenlere geniş çerçeveden baktığızda siz yapay zekayı kendiniz kadar zeki yapıp oyunu siz belirlerseniz işler değişir.. yani en baştaki bilim adamının düşüncelerini destekliyorum biraz karısık oldu ama umarım anlamıssınızdır. Tabi bunu oyun olarak dusunmek zorunda değıliz kuantum fiziğindeki gibi bu tesaduf eseri ya da 5. boyuttakı bır canlının öğretmenının verdıgı bır ev odevı sırasında calısarak ya da bir deney sonucunda kaza sonucu ya da bambaşka bır nedenle cıkmıs olabılırız. Ve hepsınden kotusu bu bası hazırlayanının sıkılıpta bızı takıp etmekten bıkıp baska bır ugrasa yonelmıs olması.. Hz. Muhammeti gonderdi belkide biraktı bizleri oynadıgımz strateji oyunlarını anımsayın..:) Sadece düş gücünüzü zorlamanızı istedim teşekkürler..

    1. harika bir tespit. olabilir neden olmasın. sonuçta biz bir alt boyutta ki canlılarız. ve kafamızda yarattığımız yada önümüze sunulandan başkasını kavramamız zor. 5. boyutta ki bir canlının oluşturduğu küçük bir sistem olabiliriz. teorini çok begendim

  11. cok sacma…git fizik oku, aklin yatiyor sonucta, akilli bir varliksin ama seni yaratan kadar zaten olamazsin…tanri dedigin kisiyi neden illa senin algilayabilecegin boyutlarla ve fizik kuralariyla anlatmaya calisiyorsun, ki anlatigin sekilde bir tanri yok…o zaman ve mekan disindadir yani münezehtir…ha bide sen 10 boyutuda made üzerinde anlatmaya calismissin…öyle boyutlar varki orda maddeler bulunmaz..sende okudugun kadariyla beynini 11 boyutla sinirlamissin..bana göre daha fazladir..hem unutma bilim daima tahminlerle hareket eder…hic bir zaman kanit bulunamaz..string teorisine gelince, sadece fizikcilerin öngörüsüdür…nasil oluyorda kuantum fizikteki olgular olasiliktir aklin yatiyormu? hadi mikro kozmo sürekli hareket halinde vehep olasiliklarla yürüyor peki makro kozmoda yani günes sistemi, galaksi ve diger uzay birimleri neden bunun gibi sürekli hareket halinde olmayip sürekli olasiliklar meydana getirmiyor..yani dedigin dogru olsaydi günes bir batidan bir dogudan bir günde kuzeyde doguyor olmasi lazimdi demi..ama gel görki nizam var kanun var ve bu hem makro hemde mikro kozmos icin gecerlidir..yani fizikte tesedüf olmaz, einsteinin dedigi gibi Allah zar atmaz…..

    1. “cok sacma” diyerek baslamisin, sacma gelebilir, telefon icat oldugunda da inanlar “cok sacma, boyle bir seye kim ihtiyac duyarki” demisler.. bilim ortalama insanin oylariyla hareket etmez 🙂 dedigin “hem unutma bilim daima tahminlerle hareket eder” kismi ise hic dogru degil, surekli testler deneyler yapilir..

  12. bilim daima teorilerle, tahminlerle hareket eder…su an icin stinglerin var olup olmadigi kesinlikle bilinmiyor..hem birak stringleri daha atomun kendisi tam olarak bilinmiyor..simdi bu tahminle yola cikarak, bilmem ne boyutu falan anlatilmaya calisiliyor, yani olmayan arabanin soför koltugunda kim oturacak kavgasi yapiliyor gibi..insan olglu daima merak eder, merak ederken tahmini teoriler üretir ve tüm calismalarini bu düzeyde yogunlastirir, ha stringler kanitlanamazmi kanitlanir tabi sonucta fizikte var olan hersey yani made ve enerji bükümlü hersey elbet birgün gün isigina cikar..benim sacma buldugum aslinda arkadasin fizikle ilgili yazisi degilde tanriyi isin icine sokmasi sacma, cünkü biz var olan fiziki yasalarla tanriyi anlatmaya calisiyoruz..inanirsiniz inanmazsiniz ayri konu, saygi duyarim…ama hem evren bing bang ile olusmustur denilecek hemde fizikken hic bir madde yoktan varolamaz ve vardan yokolamaz denilecek..bugünün fizikcileri bile pes etti artik, cünkü anladilarki aciklamasi yok bu nedenle neden evren yaratildi diye sorgulamiyorlar, aksine nasil ve hangi maddelerle olustu sorusuyla ilgileniyorlar……………..fizik konusuna gelince ; en cok bu string teorisi ve 4 kuvveten olusan evren olgusunu bende cok merak diyorum, artik bir kurtdeligi olsada istedigimiz yere aninda gitsek, biktim artik bu trafikten 🙂

    1. teorilerle hareket eder ama teorilerin dogru olup olmadigini daima test eder. allah da pek cok kere test edildi 🙂 ama bi sonuc blunamadi. “buyuk dua deneyi” diye bi deney var misal, bi incele 🙂

      ayrica, “hem evren bing bang ile olusmustur denilecek hemde fizikken hic bir madde yoktan varolamaz ve vardan yokolamaz denilecek.” demisin,

      maddenin yoktan varolamayacagina inaniyorsunda, allahin yoktan varolamayacagina neden inanmiyorsun 🙂 ha yoktan allah varolmus, ha yoktan madde varolmus 🙂

  13. iste bu nedenle Allah var diyorum, yani hic made kendi kendine var olur mu? anca onu vareden yokkeder…Allahi anlamak icin hafizalarimizin buna yeterli olmadigi kanatindeyim, yoksa onu inkar etmek gibi bir olguya varmazdin…onu red etmen bile bilincaltinda onun varolugunu gösteriyor..demeki fiziki yasalarla, cesitli boyutlarla ve deneylerle Allahi anlamadiysan, ki hic kimse anlamaz, bu noktada bile icinde süphe vardir….Steven Hawking bile tanriyi red edemem demis ama tanri bana göre kosmozdaki enerjiden bakasi degildir demisti..biyolijistler herzaman inkar eder cünkü onlar meslek geregi hazir sofraya konuyorlar ama fizik okuyan bir atteist ( lütfen bunu hakaret olarak algilama) bile belli noktada süpheye giriyor…sana göre din belki bir tür uydurulmus masal olabilir ama bana görede felsefe ve ilimin bulustugu merkezi noktadir…ama günümüzde tabiki kimse, hele dindar kimse ne felsefe nede bilimle illgileniyorlar yada cogu ilgilenmiyor..sadece dinide ibadet sekliye ele alan insanlarimizin neden saglikli jenerasyonlar yetistirmedigide asikar…bana göre uzayi anlamak icin vaktini harcayan biri müslümanim diye gecinen ve hic bir sekilde topluma ve kendisine faydasi olmayan birinden daha hayirlidir….elbette benim inandigi Allahta bunun bilincindedir…

    ha bisey soracam…..eger Allah yoksa peki neden ölüm var yada neden care bulunamiyor……bir gün ölüme care bulundu denilirse veya bulunursa, bilki o gün yeryüzünde en ateist ve inkarci kisi ben olacam

  14. Güzel bir anlatım olmuş. Deist (veya Teist) bakış açısıyla oluşturulmuş hikaye de fantastik olmasına rağmen, bakış açısına göre mantıklıdır.
    Tanrı’nın belli bir boyuttan yönetim mekanizmasını oluşturması haricinde, boyutların açıklarına göre yönetimini oluşturması vardır. Yani dinlerin tanrısı (her ne kadar 5 dediğinin 4’ü yanlış çıksada) sadece bilge bir adamdır. Belki sadece 4. boyutta ileri geri gidebilen bir amcadır diyeceğim ama bu sefer de yanlış bilgiler vermemesi lazımdı.
    Belki de zaman ve boyutlar arası gezen bir amcadır ve kitaplarını indirirken hangi boyutta olduğunun farkına varamayan bir amcadır.
    Olay tanrı olunca olasılıklar fazlasıyla artacaktır. Bu, ya bizim 4. boyutun üstünü yaşayamamızdan kaynaklanıyor, ya da onun hayal olmasından.

    1. Bence Amca değil Teyzedir. Neden Amca olsun. Şöyle taş gibi bir hatun olduğunu hayal edebiliriz. Sonuçta din denilen şey gerçekliği bilinmeyen bir hayaldir. Varlığı kanıtlanması bildiğimiz fizik kurallarına göre mümkün olmadığı gibi, gerçek olmama olasılığı çok daha yüksek olan ve insanlar için çıkış ve kullanılış sebepleri yüzlerce olan bir varsayımdır. Fizik ve etrafındaki bilimler ise elle tutulur araştırmalar, teoriler veya pratiklerdir. Pratikler zaten kanıtlanmış olanlar ise, araştırmalar insanın doğasında her şeyi araştırmak var ise ve teoriler ise en az Allah var demek kadar saçma veya yok demek kadar saçma veya var demek kadar mantıklı veya yok demek kadar mantıklı ise sonuç eşittir = çok güzel bir yazı olmuş ve iştahım kabardı. Bilimin ve fiziğin daha ileri seviyelerde sonuçlara ve pratiğe ve daha yeni teorilere ulaşması için sabırsızlanıyorum.

  15. harikasın kardeşim çok teşekkür ederim boyutları anlatan en iyyi site olmuş diyebilirim 😉

  16. Burda Hz.Allah ile kişi bir birliktelikli deneyimler geçirebildikçe,Rabbinin her boyuttaki işleri,kendinin tercihleriyle “ol” emrine bir bilgisince vücut buldurdugunu anlar.

  17. ”Kuantum da bugünkü bulgular 5. boyut seviyesinde olduğundan”’ demişsin.. bence bu noktayı gözden kaçırmamak gerek… Varolan ya da varolan gibi gözüken her şey ama her şey türediği şeyin bir parçası olacaktır doğal olarak.. Yani diyelim ilk başta sadece su vardı ve herşey sudan türedi. O zaman elimizde bir sürü renkte ve değişik hallerde ve sonsuz olasılıklarda su olsa da, yine her bir olana bakıp o ilk baştaki suyu görebiliriz…
    Ve burada ve her yerde de en önemli olan şey gözlemcinin kendisi… Gözlemci olmadan, yani sen ben olmadan bu hakkında konuştuğumuz şeylerin hiçbiri var olamaz… Hiç bir kimse çıkıp da ben yokum diyebilir mi? Eğer mesela ben şu anda yok olsam diğer her şey de yok olurdu, bunun aksini ispatlamak mümkün değil… Yok olmaktan kastım bu fiziki bedeni yok etmek değil (Bunu zaten kimse başaramaz, ancak fiziki bedenin görünüşünü değiştirebilirsiniz)… Ve tabii bu yukarıdaki yazıyı yazan arkadaş, kendi gözlemci halinin özelliklerine göre yukarıdaki yazıyı yönlendirmiş…. Bir kere şunu açıklığa kavuşturmak iyi olacak bence, zaman diye bir şey yok… Her şey zaten sonsuz bir şu andan ibaret, her şey zaten bunun içinde olup bitiyor…Yani gelecekten bir görü edindiğinde, geleceğe gitmiyorsun… Bilincinin önüne getiriyorsun… Bunu nasıl anlatmalı bilmem… Kelimelere dökmesi biraz zahmetli… Yani demek istediğim şu: Yukarıdaki yazıyı ve yorumları yapan arkadaşlar kendilerini 3. boyutlu ya da bir başka bir boyutlu bir beden olarak tasavvur ettiğinizden işler karışıyor… Hiç birimiz bir boyut içerisinde var oluyor filan değiliz, bilincimiz bu boyutlarda geziyor.. Yani mesela insanların çoğunun bilinci üçüncü boyutta geziyor. Kendilerinin bilinci üç boyutu tasavvur edebildiğinden, aslında sonsuz olasılıklara sahip olan bedeni kendisine üç boyutlu bir beden gibi gözüküyor ..
    Başka bir boyuta gitmek istersen eğer, zaten içinde var olan başka bir bilinç haline getirmen lazım kendini… yani bilincini, zihnimizin bizi içerisinde tuttuğu bilinç halinden çekip çıkarman lazım…Ama bilinç seviyen hazır olmadığı sürece bunu başarabilmek mümkün değil.. Doğru olan da zaten, bilinç seviyesinin belli bir hızda adım adım ilerlemesi, yani tasavvur seviyesinin adım adım ilerlemesi…
    Bir de gözlemciler olarak, yani hayatımızın hem aktörleri hem de yönetmenleri olarak şöyle bir tasavvur hatamız var… Kendimizi sadece aktör olarak düşünüyoruz, ama yönetmen olarak değil… Eğer aksi olsaydı kendimizi Tanrı’/Allah’dan ayrı olarak düşünüp durmaz, onu dışarıda bir yerde, bilmem kaçıncı boyutlarda, bilmem ne kitabında arayıp durmazdık… Gözlemleyen olmazsa bir Tanrı da olamaz… Sen görebilirsen o var, sen de onun seni yarattığı için varsın…

    Nasıl ki bir güneş her yana ışık saçtığı halde uzay yine de karanlık… Ama ne zaman ki önüne bir gezegen koyunca, bu gezegen o güneşin var olduğunu görüyor, ve güneş de kendi yansımasını görüyor, bunun gibi… Yani bir başka gezegen olmadan güneş var olamaz… Onlar beraber birbirlerini var ediyorlar… Tanrı bu yüzden ”Sizi kendi suretimden yarattım demiş.” ”Sizi kendim gibi yarattım” demiş…
    Varolan ve var olmamış gözüken her bir şeyin her bir zerresinde ve bütününde yaratının özünün kendisi zaten mevcut.. Umarım güneş örneği bunu anlatmakta güzel bir örnek olmuştur… Lütfen kendinizi bilmem kaçıncı boyutta yaşayan varlıklar olarak, aklı yeterli olmayan varlıklar olarak tasavvur etmeyelim… Kendimizi bu şekilde tasavvur ettiğimizde bütün evrende ve çevremizdeki her şey de bize böyle gözüküyor çünkü…Bunun tersine iman deniyor… Ama bir kul gibi iman değil… Tam anlayışa ulaşmak arayışındaki iman…

    Okuyanlara teşekkürler
    sevgilerimle

    1. Sayın gerçeknedir; kendisinin dahi anlamadığı fizik ”kuramlarını” murdar ederek, japon çizgi film senoryalarını dahi kıskandıracak senoryalarla, ” halamın bıyıkları olsaydı amcam olurdu” tarzı teorilerle inançsızlığını pekiştirmeye çalışan bahtsız kardeşimize karşı; gayet akıcı, anlaşılır ve ayakları yere basan felsefi açıklamınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum. Allah C.C. ilminizi artırsın…

      1. Teşekkürler ha/fız bey, Yazdıklarım bir felsefe yada kuru bir bilgi ürünü değil, içsel bir gözlemin, içsel bir bakışın ve deneyimin ürünü. Aksi takdirde, yukarıdaki yazıda teorileri yorumlayan arkadaşlar gibi, kendi zihnimin sesi içinde kaybolmuş, felsefe yapıp duruyor olurdum. Gerçek ilim, zaten içeride mevcut, üzerine koyulacak ya da arttırılacak bir şey yok. Ama, bunun açığa çıkması için kendimizle, ne olduğumuzla, kim olduğumuzla ilgili yalan yanlış ne kadar bilgi ve inanç varsa önce bunların temizlenmesi, bir kenara konulması gerekiyor… Sonsuz sevgiler…

  18. 1.Hakk olan – Tanrı, Yaratıcımız, Allah, Mevlan… sonsuz boyutların sahibidir ve sonsuz boyutların üzerindedir.
    2. Ahmak herif! Sen şimdi 4 boyutluk aklınla ve küçücuk bilginle ve hiç kadar beyninle ve murdar nefsinin telkiniyle Hakkı yahut onun tercihinimi yarqılamaya kalkışıyorsun?!
    3. Senin gibilerin yeri şüphesiz cehennemdir, tabbi ki Rabbimiz sana hidayet nasib etmezse..

  19. Aslında bütün mesele insanın, kısıtlı bir akıl yoluyla tüm bu boyutları keşfedip hepsini idrak edememesi ve ancak bir varlığın boyutlar üzeri bir yerde sınırsız bir akılla herşeye hakim olduğunu görmesi sonucuna varmasıdır.. Sicim Teorisi de buna bir araçtır..

  20. insanların bu tür diyaloğa girmesi bence çok güzel. Allahın varlığını,zatını daha iyi kavraya bilmemiz için boyutlar arasındaki ilişkiyi iyi incelememiz gerekmektedir.
    4. boyuttaki mantıktan Allahın neden hiç birşeyi unutmayacağını
    5. boyuttaki mantıktan Allahın neden hata yapamayacağını çıkarabiliriz.
    Ve bu dünya hayatı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muhakkak ki ahiret yurdu, elbette o gerçek hayattır. Keşke bilselerdi. (ankebut 64) 3. boyutta yaşayan bizlerin gerçek yurdu 4. boyutta bulunan cennettir. Dünya hayatı sınırlandırılmış mekan ve zamandan oluşmaktadır.İnsanın kabiliyetlerine ve yeteneklerine uygun yer değildir. İnsan için sıkıntı ve meşakkat yüklü bir yerdir.(vurdumduymaz bir karaktere sahip olsanda) “Biz insanı imtehan ve çile ile içli dışlı yarattık.” Beled/4. O hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Mülk 67/2

    Ölünce 3. boyuttan kurtulacak insan yaptığı işler neticesinde muamele görecektir. sınırlı zamandan sonsuz zamana, sınırlandırılmış mekan sonsuz mekana dönüşecektir. boyut değiştirme.
    Allahı zikrederken dikkatlı olmak gerektir. Allah kainatı kendisi eğlensin veya kendi sözleriyle dalga geçilsin diye yaratmamıştır.() Allah insanı sevgisinden yaratmıştır. Olaylara iman gözlüğüyle bakan birisi bunu çok iyi anlar .Lakin imanlı olmak ilk şarttır. bismilllahirrahmanırrahim de bu manayı taşımaktadır.
    Kainatın yaratılması da; “Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.” Yok sıkıldıda şu insanla oyun oynayayım keyif çatayım gibi sözler SONSUZ SEVGİ SAHİBİ ALLAHA KARŞI YAPILAN BÜYÜK terbiyesizliktir.

  21. Teşbihlerde aşırıya kaçmadan herkes kendi fikrini ve aklına yatanı söylemekte serbesttir, Allah istediğine inanç verir istediğine vermez, kişi belki doğru sandığında hatalı olduğunu anlar ya da yanlış dediği doğru çıkar, inanç kolay kolay oluşmaz, varolan bir inanç ise kolay kolay yokolmaz.
    Allah’a inanıp da içinden bir kere bile ‘neden Allah’ım?’ diye içerlemeyen var mı aranızda? Eğer varlığını sorguluyorsak ya da bize verdiği kaderi O’nun bize verdiği akıl sayesindedir, çünkü kayıtsız şartsız iman etmemizi istememiştir. Aklımız, bilincimiz ya da beynimiz herneyse Ramal kardeşimizin dediği gibi öyle küçücük falan değildir, sadece %10 undan biraz azı çalışıyor, tam kapasite çalışmadan bilemeyiz, kendisine de insan aklını küçümsememesini öneririm.
    Boyutlar hakkında ilk defa böyle sistematik bir anlatım okudum ve beyin jimnastiği yapmamı sağladığı için yazara teşekkür ederim, okurken kafama binbir düşünce geldi.
    Aklın evrimi ile ilgili bir yazı okumuştum ve o yazıda en çok ilgimi çeken cümle bedenimizde her bir organın beyin için donatılmış olduğuydu. Beynin kendini geliştirmesi için gerekli olan organlar. Keşfetmesi için el ve ayaklar, algılaması için duyu organları ve bu organların yaşaması için gerekli olan diğer organlar, vs. Biz aslında sadece beynimizden ibaretiz ve onu iyi kullanmalı geliştirmeliyiz, inançlarımız körü körüne olmamalı, önyargılı olmamalıyız, kendimizi beğendirmek için fiziki görünüme takılmamalıyız çünkü beden beyine hizmet etmek için var. Belki insanoğlu ilkel egolarından kurtulduğu vakit boyut atlayacaktır, belki o zaman bilinci bakmadan görebilecek işitmeden duyabilecek, dokunmadan hissedebilecektir, belki akıl buna doğru evrimleşecektir. Biraz felsefi oldu ama farklı bir bakış açısı sunmak istedim.

  22. yazını bir solukda okudum bu konu hakkın da bu kadar kaliteli acıklayıcı ve sade bir anlatım daha görmemiştim okumamıştım teşekkürler paylaşımın için.

  23. Çok güzel ve zihin açıcı bir yazı, ancak big bang ve evrenin yokoluşuna inanan birinin yaratıcıyı reddetmesini mantığım almıyor. Kuranda geçen kalplerin mühürlenmesi bu olsa gerek.

    Atalar dini, hadisler dini, Emevi dinininden kurtulunca gerçek apaçık ortaya çıkacaktır.

    Bol bol okumak gerek. Saygılar.

    Andolsun size, içinde öğüt bulunan bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?
    21-Enbiya Suresi 10

  24. Bence:Yaradan neden hep 5, 6 ya da 7. boyut ve üstünü düşünüyoruz.1/60*10(exp36) anında
    Quantum fiziği ve genel izafiyet teorisi birleşiyor(Temel prensip)…..Peki yaradanın oranın dışında olduğunu kim garanti edebilir???? ZERO anı ,daha öncesi taa ki eksi sonsuza kadar,patlama ve artı sonsuza ulaşan muhteşem ahenk…..Bu zaman aralığında (eksi sonsuz,artı sonsuz) dışarıda içeride diye bir ayırım yok.Patlama ya emir veren SANKİ PATLAYAN VE GERİSİNDEKİ HERŞEY.TAMAMEN BİR BÜTÜN….???????Bu şekilde iki fizik(quantum ve genel izafiyet) için önemli olan geri kalan kesikli mi? ya da sürekli mi? garantisini araştırmak yersiz kalıyor..

    GOD IS EVERYWHERE…..Applicable to all 4 basic religions.

  25. İnsanlar yalan…..dostluklar yalan…..sevgiler yalan….tek gerçek var oda YARADAN

    ( ” ALLAH CC ” )

  26. Ellerine sağlık , daha öncede bu konuda bazı yazılar okumuş ve videolar izlemiştim. Fakat bu kadar sade bir dil ve açıklayıcı bir yazı ilk defa görüyorum. Diğerlerinde özel terimler ve fiziğe özel bir dil kullanıldığı için biraz zor oluyordu. Beni en başından beri en çok etkileyen gözlemcinin (deneyde bulunması / bulunmaması) var durumuna göre hareket eden parçacıklar.

    Gerçekten kabuğumuzu kırıp solucan deliğinden geçebilir miyiz? Yani bu teoriler pratiğe dönüşebilecek mi ?
    Tabi inanlar için uslupta birkaç yumuşatma yapılabilirdi 😉

  27. çok harika bir yazı kısacası matrix i anlatmışsın .

  28. Merhaba,

    Genel olarak güzel bir makale ancak, sondaki suya dua, kutsama, teşekkür etme v.b ile ilgili konu bilimdışıdır efendim.

    Randi’nin 1 milyon dolar ödüllü doğaüstü deney yarışmasına katılmaması bile sahtebilim ürettiği konusunda beni ikna etmeye yetmiştir efendim.

    Wikipedia daki bilimsel eleştiri bölümüne bakmanızı rica ederim.
    http://en.wikipedia.org/wiki/Masaru_Emoto#Scientific_criticism

  29. Merhaba,

    Atomaltı dünyasındaki belirsizlik durumu heisenberg’in belirsizlik ilkesi ile ilgilidir, yazıda belirtirseniz insanlar bunu araştırmak için bir yol gösterici olarak kullanabilirler.

  30. Örneğin, musa’ya sizleri mısırdan çıkartıcam demiş, bu sürede misal firavunu yolda öldürmüş. Ama eğer 6. boyutta bir gücü olsa, direk olarak firavunsuz bir dünyaya geçirebilirdi insanları. Yada Muhammed için ebabil kuşları yollamış.. Madem mutlak gücün var, niye uğraşıyorsun böyle ufak tefek ayrıntılarla? demişsiniz. O zaman ben de bir soru soruyorum maden acıkacağız neden yemek yiyoruz. daha doğrusu neden yiyeceklerimize baharat tuz vs. ekliyoruz karnımız doysun yeter.

    1. baharat örneğini sevdim, yani size göre Koskoca Allah, hayatında biraz lezzet olsun die böyle küçük ayrıntılar istio yoksa hayatının tadı tuzu yok di mi yalnız başına hiçlik içinde 🙂

  31. genel itibariyle zor karışık konulardır ama çok güzel derleyip toparlamışsınız videoları da eklemeniz artı bi durum olmuş..harcanan emek çok belli elinize sağlık..ayrıca tanrı konusunda ki yaklaşımlarınıza fazlasıyla katılıyorum:)

  32. Ama öte yandan, 6. boyuttaki şu an varolan gerçekleri değiştirme yeteneğine dair herhangi bir şey belirtmemiş kutsal kitaplar. Örneğin, musa’ya sizleri mısırdan çıkartıcam demiş, bu sürede misal firavunu yolda öldürmüş. Ama eğer 6. boyutta bir gücü olsa, direk olarak firavunsuz bir dünyaya geçirebilirdi insanları. Yada Muhammed için ebabil kuşları yollamış.. Madem mutlak gücün var, niye uğraşıyorsun böyle ufak tefek ayrıntılarla? Direk yok edebilirken istediğini, herhangi bir fiziksel açıklama yapma ihtiyacı niye? sen yine 3 boyutlu duşunerek boyle bir yorum yapmışsın diğelim ki firevunu geçirdi senin nerden haberin olucak. belki boyle bir olay oldu x peygamberini y nin olmadığı bir olasılığa gonderdi ama sana soylemesine gerek yok cunku sen anlamıyacaksın-Sen derken insanlardan bahsediyorum bir saldırı yok-kutsal kitaplarında bunu soylese( ki nasıl soyliyecek)

  33. Bence Tanrıyı bu yazılımın içinde düşünmek çok mantıklı değil. Tanrının kendisi de stringlerden oluşuyor olurdu o zaman. Tanrıyı madde olarak kabul etmek evreni ya da evrenleri yaratabilecek tanrı anlayışı ile uyuşmaz. Biz sadece maddeyi algılıyor bunların üzerinden bir tanrı varsayımı oluşturmaya çalışıyoruz ve bence hiç bir zaman da sonuca ulaşamayacağız. Tanrı kavramının matematik ile ispatı ancak sonsuz kavramının açıklanabilmesi ile mümkün olur oysa sonsuzun ne olduğunu hala tam olarak bilen yok. Fiziksel olarak ispatı ise görüp kavrayabildiğimiz tek şey madde olduğu sürece mümkün olmaz. Kendisi de madde olan bir şey bana göre evreni varedemez ve kendisi de başka bir tanrı tarafından yaratılmış olurdu ayrıca sıkılmak, vakit geçirmek gibi kavramlar beraberinde entropiyi getirir ve bu noktada tanrı da bozulmaya uğrayıp bir gün mutlaka yok olurdu; bu noktada tanrı kavramında zaman da olmaması gerekir, zamanlı bir boyutta bir mekan içinde varolan tanrı yok olur. Bu durum evrenler yazılımının değişmez kuralı. Zamanın olduğu yerde başlangıç ve bitiş hep vardır. Bu noktadan değerlendirme yapmak yersiz bence. Şu yeni çıkan lucy adlı filme kız süper beyin olunca tek gerçek ölçü birimi zamandır diyordu bence de evrenin en küçük yapı taşları zaman ile ilgili bir filmin kareleri gibi tek bir anı simgeleyen yapı taşları. Kaç fps gidiyoruz orasını bilemem belki saniyede katrilyonlarca fps lik anlar var ve bunlar tıpkı bir gpu’nun frameler oluşturması gibi evrenin işlemcileri tarafından kare kare işleniyor. Bu güzel çalışma için teşekkür ederim güzel açıklayıcı olmuş ayrıca.

  34. Son derce başarılı ve açıklayıcı olmuş.Tebrik ediyorum.

  35. Betimleyici üslubunuz ve kaynak göstermeniz bilimsel yöntemin anlatım tarzı içerisinde değerlendirilebilecek bir yazı yaratmış. Tartışmamısız çok iyi aktarılmış. Tesekkürler

  36. güzel derlenmiş toparlanmış bir yazı…
    Einstein’ ın öğrencilerini kovalayıp tarihi sözü söylediği gün aslında henüz bilgisayarların olmadığı bir dönemde müthiş buluşlara imza atmış bir insanın rahatlıkla düşünerek varabileceği bir noktayı nasılda önüne inanç setini koyup kenara ittiğine tarih şahit oldu…
    Aslında benim düşüncem “evrende sayısız galaksilerin bulunduğu gibi bir üst sistemde sayısız evrenlerin bulunabileceği” şeklinde… bu üst sisteminde farklı disiplinlere bağlı olduğu ve burada hareket edebilmek içinde bir üst boyuta geçmek gerekliliği… bunun bu şekilde süregeldiğini ve en üst sistem diye bir şey olmadığını, en üste vardığınızda bir sonraki sistem (boyutun) en alttaki olacağını düşünüyorum… fiziksel örnekleme gerekirse bir stadyumun etrafına birbirinin sıtlarına bakan 1000 kişi dizip hepsinin yanından birer birer ilerleyip en baştakine ulaşmaya çalıştığımızda göreceğimiz en sondaki kişidir….

  37. Guzel hos. Yazan arkadas tanriyi inkar etmiyorki var ama bizle oyun oynamasin
    diyor 🙂 insanin vucudu ic organ beyin deri v.s tanriya inanmak icin onu gormek sart degil kendi bedenini incele yaratanin kesin var oldugunu anlarsin..

  38. Allah hepimizi ıslah etsin dosdoğru anlayışa ulastirsin

  39. Ben gözümle gördüğüm şeyleri bile yüz milyon süzgeçten geçirir yine de inanmam. Sadece mevcut bildiğim fizik kuralları ile ölçüp biçebilirim. İnsanların bu “inanıyorum” “anlarsın” “içsel” ve bunlar gibi tuhaf tanımlama yaptıkları kelimeler çok enteresan. Nasıl da allah diye bir şeye körü körüne inanabiliyorlar diye çok zaman soruyorum. Buna çok fazla sayıda cevap bulabiliyorum. İnsanın böyle gördüğü şeyler bile şüpheliyken bu şekilde bir şeye bağlılık göstermesi doğasındaki çok fazla sayıda etkenden kaynaklanıyor. Bunların içinde benim en etkili olduğunu düşündüğüm allahın olmama ihtimalinden insanların deli gibi korkması, bu ihtimal ödlerini patlatıyor, düşünmek bile istemiyorlar. Bunun böyle olmasının da basit sebepleri var en başta insanın kırılgan olması ve kendini üstün hissetmesini veya korunmakta olduğunu hissetmesini sağlayacak bir bilgiye ihtiyaç duyması, “yaradan” diyerek başlanıyor. Hikayenin sonrası hangi Yaradan’ın daha iyi pazarlandığı ve/veya inananların daha çok işine geldiği ile alakalı biraz. Tabi bu anlattıklarım binlerce sebepten bir tanesi, en sağlamlarından biri. Allah’ın olmama ihtimalini düşünemeyen bir beyinle bunun tartışmasını veya aritmetiğini yapmak bile neredeyse imkansız hale geliyor.

    Bilimsel araştırmalarla yaradan inançlarının birleştirilmesi veya araştırılması ise tamamen ayrı bir konu. Eğer tabiiki bu yine demin bahsettiğim şekilde yanlı yapılırsa çok bir ilerleme kaydetmek mümkün değil. Ama tabiiki bilimi ve yaradan inancını bilimsel olarak harmanlayıp incelersek milyonlarca olasılık bulabilir ve peşlerinden giderek yeni kapılar açabiliriz bence.

    Yazımı okuyanların klişe şekilde bana etiket yapıştırıp yapıştırmayacaklarını da çok merak ediyorum. Aslında yazdığım yazı benimle alakalı değil, sadece bilimsel, felsefi.

  40. Aklima geldi nedense :Kün deyince var eyledi onsekiz bin alemi…
    Tanri benim herseyimdir
    Bende onun biricigiyim

    Mantikta sadece 1 ve 0 var simdilik
    Varlik ve yokluk
    Sicim teorisi bu 2 olasiligi sonsuza yayiyor
    Mukemmel bir derleme eline saglik
    İnteraksiyonu eklemek sart bu yaziya

  41. Sorduğun sorunun cevabı: (11. boyut)
    Membran teoremi (M-Kuramı)’ne göre membran parçacıkları farklı boyutlarda büzüşerek onuncu boyutu oluşturmaktadır(tenthdimension). Membran parçacıklarının farklı boyutlardaki her bir büzüşmesinden farklı evrenler oluşmaktadır ve onuncu boyut bu muhtemel evrenler ve bu evrenler arasındaki geçişleri de içermektedir. Onbirinci boyutu ise daha farklı membran parçacıklarının titreşimleriyle oluşan ve adına evren diyemeyeceğimiz “slackenuc”lar oluşturmaktadır. Slackenuc, bilmediğimiz muhtemel diğer evrenlere verilen bir isim değil, tamamen farklı membran parçacıklarının titreşimiyle oluşan, evren eşdeğerinde ve bazı öncü fizikçiler tarafından kabul edilen bir olgudur. Farklı membran parçacıklarının oluşturduğu “slackenuc”lar arasındaki geçişler de “anerk” adı verilen onikinci boyutu oluşturmaktadır ve anerkin muhtemel bütün olasılıkları barındırdığı düşünülmektedir. Anerk, bir anlamda, fizikçilerin tanrı kavramı için geliştirdikleri bir kuramdır.

  42. Bu çalışmanız çok güzel olmuş ben ilginç bir metafizikçiyim ve yazınızı farklı yorumladım size şöyle söylemek istiyorum yükseliş ve aydınlanma yolundasınız çalışmalarınızın devamını diliyorum sevgiler diyorum

  43. İnsan aciz-i mutlaktır.Bu hali ile kendini kadir-i mutlak sanır.
    Boyutlara gelince — evreyi tamamlamadan döngü oluşmaz
    (Sıfır)Yokluk——–Doğum————-yaşam————-ölüm————-diriliş—————sonsuzluk
    ^ ^ ^ ^ ^ ^
    (Bilinmiyor)——-(bulgu–veri)——(araştırma)——(sonuç)——–(açıklama)———( ……….. )

    4. Aşama ile 5. Aşama arasında evre tamamlanır . insanoğlu herşeyi artık görür (meraklıdırya hani ondan başa gelen çekilir)

  44. 11. boyut 3 ve 4 ün arasına zaman eklemekle gelmiyoru sicim teorisine göre. Hatırlarsan 10. boyutta bütün ihtimalleri bir noktaya almıştık, mantıken 11. boyut bir çizgi olucak. Bunun için farklı bir nokta ile 10. boyut noktasını birleştirmemiz lazım. Farklı bir nokta ise şu şekilde elde edilir: Teoriye göre sicimler atom altı parçacıklarını onlar da bildiğimiz ya bilmediğimiz kurallara olasılıklara dahil sonsuz olasi evreni oluşturdu. 10. boyut noktasından farklı bir boyut, sicimlerin bir araya gelerek başta atom altı parçacıkları olmak üzere daha sonra madde evren gibi kavramları oluşturmamasını öngörüyor. 11. boyuta geçiş bu halde. M teorisine dahil olmayan başka bir teori var F teorisi diye. F teorisi olaya 12. boyutu da dahil ediyor. 12. boyut sicimlerin maddeyi oluşturduğu evreni, oluşturmadığı (evren demek istemiyorum) varlık düzeyini ve sicimlerin bu olasılık dahilinde yaptığı ve yapmadığı her şeyi görüyor. F teorisine göre buna Tanrı deniyor.

  45. çok güzel bir yazıydı ve keyifli..

  46. Kardeş Kur’an’da Allah, zaman ve mekandan münezzehtir derken Boyutlardan bağımsızdı anlamında diyor. Başı ve sonu yoktur derken de…

    İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
    Allahü teâlâ, zamanlı, mekânlı, cihetli değildir. Bir yerde, bir tarafta değildir. Zamanları, yerleri, yönleri O yaratmıştır. Cahiller, Onu Arş’ın üstünde veya yukarıda gökte sanır. Arşı da, yukarısını da, aşağısını da O yaratmıştır. Sonradan yaratılan bir şey, kadim [ezeli] olana yer olamaz. Allah, madde, cisim ve hâl değildir. Benzeri, ortağı, zıddı yoktur. Bildiğimiz, düşünebileceğimiz şeyler gibi değildir. Nasıl olduğu anlaşılamaz, düşünülemez. Hatıra gelen her şey yanlıştır. O kâinatın ne içinde, ne de dışındadır. İçinde, dışında olmak, var olan iki şey arasında düşünülür. Halbuki kâinat, hayal mertebesinde yaratılmıştır. Hayal mertebesindeki âlemin devamlı var görünmesi, Allah’ın kudreti ile oluyor. (2/67)

    Bir filmdeki cansız resimler, aynen canlı gibi hareket etmektedir. Bir kimse hayal kursa, hayalinde çeşitli işler yapsa, (Bu kimse, hayalinin içindedir, dışındadır) denemez. Çünkü hayal gerçek değildir. Rüya da hayale benzer. Rüya gören kimse, rüyasının ne sağındadır, ne solundadır. Rüyasında gözsüz görür, kulaksız işitir, dilsiz konuşur, yer, içer, hatta rüyasında rüya bile görür. Allahü teâlânın kudreti ile hep devam etse, insan rüyayı gerçek bilir, rüyadan başka hayat yok zanneder. Bu dünya hayatı da bir rüyadan ibarettir. Demek ki; kâinat hayal mertebesinde yaratıldığı için bize var gibi görünmektedir. Ezeli ve ebedi var olan yalnız Allahü teâlâdır. O halde, Allah, hayal olan bu kâinatın içinde, dışında denemez. (Mektubat-ı Rabbani, Sefer-i Ahiret Risalesi)
    İngilizce söylemek gerekirse “Beyond Everything” “unfeterred by the time and space”

  47. Ayrıca Burhaneddin Can Hocamız anlatmıştı;

    yanlış hatırlamıyorsam

    17. yüzyıllarda falan yaşamış Erzurumlu Çoban Ali diye bir çoban şu şiiri yazmış;

    “Dünya 11 başlı bir yılan imiş,
    7sini kesmişler 4 ü kalmış
    yine de ne yaman bir düşman imiş…”

  48. Emeğinize sağlık çok yararlı buldum takipçinizim

  49. yazdiklariniz , bugunku fizigin, eristigi noktayi ozetleme anlaminda güzel,zaman da harcamissiniz. . ancak bir noktadan sonra bilim, yani fikir yurutme, hipotez kurma, ve test etme adimlarinin disina cikiyorsunuz. her insanin düsuncelerinin %90 oraninda yanlis oldugunu, yavas yavas , bu %10 u mesela %10,5 a cikarinca bir seyler bilmeye kendini ve cevresini tanimaya baslayacagini da bilmiyorsunuz. size iki onerim var. karl popper “The Logic of Scientific Discovery” sini bir kac defa okumaniz, iki 2016 yilinin basindayiz. yil sonunda yaklasik 20 konu uzerinde tahminlerinizi yazin, yil sonunda , % kacini tutturdugunuza bakin. dunya hakkindaki bilginizin duzeyi hakkinda fikiriniz olur. zamaniniz olursa , nicholas talebin “infragility, fooled by randomness, black swan” kitaplarini da goz atin.
    sahsi fikrim. bizler aciz varliklariz, herseyi bilir ve herseye karar verir oldugunu dusunmek ahmakca oluyor, sokratesin sozunu tekrarlayalim -bildigim tek sey bir sey bilmedigimdir.

  50. önerileriniz için teşekkür ederim deniz says….. 2016 tahmin konusu … benim tahminlerim biraz siyasi ve dini anlamda karmaşıktır kendimde saklıdır..AMA BİZ ACİZ İZ SADECE ÖYLE TAHMİN EDER ZANNEDERİZ… 1 DAKİKA SONRASINI BİLMEK VE ONA GÖRE YAŞAMAK ARZUDUR.. AMA SONUCU KESTİRİLEMEZ.
    gürcan says dediklerinizi biliyorum. ama ben orda 6 farklı kavrama boyutluk getirdim yani
    yokluk
    doğum
    yaşam
    ölüm
    diriliş
    sonsuzluk

    ALTTA BELİRTTİKLERİM İSE NACİZANE AÇIKLIK GETİRMEKTİ.
    burda ana rahminden önceki hali yokluğu benzetebiliriz ÇÜNKÜ SIFIRDAN BAŞLIYORSAK ONU BİLEMEYİZ NEDİR NASILDIR. TAHMİN EDEMEYİZ .
    doğum yaşam yalnızca insan için fiziki olgu
    ölüm çok farklı ölüm ve diriliş içinde zaman ve mekan kavramı yok,, melekler yani aslında merak edilen yada bulunamayan ışık hızının ışınlanmanın sadece melekler ve cinlerde olması bunu insanların biliyor olması anlaması güzel ama anlamlandırıp da ona ulaşma hayali bosh çapadır…
    sonsuzluk ise aslında tüm soruların cevabı olarak nitelendiriyorum evrenin son aşaması
    inanın bu konulara çok merak salıyor insan ama aşırı boyutlar vermek 10 15 vb orda bazen yaratıcı aranıyor gibi algılanıyor geldi bana biraz aşırı buldum

    DAHA DEĞİŞİK FİKİRLER VE ÖNERİLER İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM BU ORTAM GAYET GÜZEL BİLMEK AYDINLANMAK ARAŞTIRMAK PAYLAŞMAK

  51. Yahu 5.boyuta ne zaman geldik ki, 11 ci boyutu konusuyoz 🙂 (ben duragi kacirmisim sanirim smile ifade simgesi hangi paralel evrende cirit attik ki buzusen membranlari anlayabilelim smile ifade simgesi benim bildigim tek membran var (meslek icabi!) O da Yapi yalitim malzemesi 🙂 kaldi ki M-kuraminda bahsi gecen membranlar isigin en kucuk dalga boyundan bile kucuk oldugu icin olculmesi imkansizmis! Dolayisiyla tum bunlar insanevladinin bugun ki algisinin cok otesinde! Senin de kismen degindigin gibi belki ancak 5.ci boyutu ya da 10.cu boyutu deneyimledikten sonra bizler tum bu teorileri tartisabilir ya da ispatliyor olabiliriz. O boyuttayken belki ancak tanrinin varligini ya da yoklugunu dusunebiliriz. Dolayisiyla benim algim da diyor ki, tanri ne vardir ne de yoktur, tum bu boyutlar da ne vardir ne yoktur! Teoriler her zaman vardir, olacaktir. Tum bunlar tartisilabilir ama ispatlanabilirligini zaman gosterecektir… su an her sey gercekten bir masal gibi geliyor insana smile ifade simgesi Ustune durdugun konu, anlatimin (bilal e anlatir gibi:) videolarin, verdigin baglantilar ve orneklerin sahane… yazinin tamamini 3 gunde okudum ve anlamaya calisirken kafamin membrani yandi yemin ediyorum 🙂 lakin eline emegine beynine saglik.. pek zihin acici oldu 🙂 o degil de ruyalar kacinci boyut? Ben asil onu merak ediyorum, ben ruya yoluyla zamani bukebildigimizi dusunuyorum. Ne dersin? Bu arada izlemis olabilirsin belki ama musadenle bir iki film tavsiyesi yapmak istiyorum konuyla ilintili… senin mevzuyu pekistirmis olur 😉

    http://m.imdb.com/title/tt2866360/

    http://m.imdb.com/title/tt0243017/

  52. kardeşim çok güzel ve faydalı yazılar..tesekkürler.ama LA İLAHE İLLALLAH ile sınırları yada zarı olusturulmuş islam veya tasavvuf felsefesine derinlemesine araştırma yaparsan sende çok olumlu açılımlar yapacağı kanaatindeyim.şöyle bi ipucu vereyim ilginizi çekerse zaten arastırırsınız…LA İLAHE İLLA ALLAH:tanrı veya ilah dedikleriniz yoktur sadece allah vardır.sen 4, boyuttaysan (zihin veya şuur olarak)5, boyuta tanrı diyebilirsin ama şunu anlamalısınız ki sizin tanrı dediğinizin adına ALLAH diyerek bir isim değişikliğinden çok öte anlamlar katıyor muhammed isimli rasul…kuranda ihlas suresinde O ALLAH Kİ AHAD DIR diyor yani ikincilliğin olmadığı som veya saf teklik…neyse bu ahad oluşu veya diğer özellikleri dolayısıyla çok başka anlamlar çıkıyor şüphasiz .AHMET HULUSİ NİN KİTAPLARINIZI OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM BU ANLATTIĞINIZ BOYUTLAR VE BUNLARIN FELSEFİ AÇILIMLARI OLAN TASAVVUF MUTLAKA İNCELENMELİ.yoksa tek yönlü bakmış olursunuz.özellikle MUHAMMED NEYİ OKUDU ve HZ.MUHAMMEDİN AÇIKLADIĞI ALLAH sizin bu boyutsal bakış açınıza derinlik katacaktır.SEVGİ VE HUZUR DİLEKLERİMLE…

  53. Yazının sonlarına doğru çok güzel bir makale olduğunu düşünmüştüm fakat sonlara doğru fikrimi değiştirdim.

    1. sadece 5. boyutun Tanrısı demişsin bunu ispatlamadan elinde deliller olmadan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ? burada genç çocuklar makaleni okuyup kendi fikrini empoze etmeye çalışman çok yanlış.

    Allah o sonsuzluğu yaratırken sonsuz gücünü kullandı . Tek bir Yaratıcı vardır onu 3d animasyonlarla anlamanın mümkün olabileceğini sanıyorsan gerçekten yanılıyorsun.

    12. boyutun ne olduğunu söyleyeyim sana 12. boyut his boyutudur ve tüm zeki varlıkların dna sına işlenmiş bir şifredir sen 3. boyutta takılı kal arkadasım. boyutlar yükseldikçe maddeden kopup sipirtüel moda geçersin 12. boyut’ta budur. Hz Muhammed s.a.v bunu zülkayrnen ile gerçekleştirmiştir ve mutlak bakiyeti görmüştür.

    bu işler çizimle matematikle olacak işler değil bizler robot değiliz içimizdeki ruh yani saf enerjinin ne matematiğe nede fiziğe ihtiacı var bütün makalen sadece bu boyuttaki teknoloji gelişimi için üst boyuta Allahı küçümseyerek değil onun yüceliğini anlayarak ve onun gibi düşünerek yükselebilirsin.

  54. Ahmak herif ne sacmalamissin sen bu kus beyninle tovbe tovbe rabbim yardimcin olsun dogruyu gostersin ne diyelim. ‘ve senin yazdiklarinida tastik eden ne salaklar varya sasirdim bu salaklara… ilimin olmadigi yerde bilim ‘de olmaz ey ilimsiz dinsiz herif git once kitapimizi oku anlarsin herseyi burda zevzek zevzek bos insanlarin bos beyinlerini dahada bosaltma… ALGI OPERASYONLARINA gelip dinden cikmayin arkadaslar……

  55. Can kardeş, Burada yazılanları anlayamamış olman sende bir nefrete yol açmış. Bu hakaretlerinin altında kibirin yatıyor.

    ilimsiz bilim olmaz diyorsun ama say desek Allah’ın Selbi ve Subuti sıfatlarını sayamazsın.

    Yedi kat gökleri, mirac hadisesini ayrıntılarıyla bilmezsen bu meseleler sana islama zıtmış gibi gelir.

    Oysa bu anlatılanlar, gerçeği bir ucundan yakalamış, fakat hakikatin diğer tarafı ile ilgili yorum yapılmış teoriler bütünüdür.

    Arkadaşlar akıllarınca tanrı varsa nasıldır, evrenin düzeni nedir diye düşünürken eldeki bilgiler ölçüsünde tanrının yokluğunu(!) veya belirtilen özelliklere sahip olup olmadığını irdelemişler.

    neticede bir yerlere bir tanrı modeli oturtmak zorunda kalmışlar. Bilim kurgu filmlerinde bile üst akıl, üst medeniyet gibi bir tanrı faktörü eklemek zorunda kalmaktadırlar.

    Senin yapman gereken ALGI OPERASYONU falan demektense önce dinin, sonra bu teoriler hakkında bilgi sahibi olman ve yorumunu sonra yapmandır.

    Kiliseye girip “eyy dinsizler” diye bağıran insan misali burada ortalığı yaygaraya vermenin manası yok.

    Adama sorarlar “kardeş o zaman ne işin var bu sitede? Sana ne o zaman string teorisinden”

  56. Can kardeş, Burada yazılanları anlayamamış olman sende bir nefrete yol açmış. Bu hakaretlerinin altında kibirin yatıyor.

    ilimsiz bilim olmaz diyorsun. İlim önce kendini bilmektir. say desek Allah’ın Selbi ve Subuti sıfatlarını sayamazsın.

    Yedi kat gökleri, mirac hadisesini ayrıntılarıyla bilmezsen bu meseleler sana islama zıtmış gibi gelir.

    Oysa bu anlatılanlar, gerçeği bir ucundan yakalamış, fakat hakikatin diğer tarafı ile ilgili yorum yapılmış teoriler bütünüdür.

    Arkadaşlar akıllarınca tanrı varsa nasıldır, evrenin düzeni nedir diye düşünürken eldeki bilgiler ölçüsünde tanrının yokluğunu(!) veya belirtilen özelliklere sahip olup olmadığını irdelemişler.

    neticede bir yerlere bir tanrı modeli oturtmak zorunda kalmışlar. Bilim kurgu filmlerinde bile üst akıl, üst medeniyet gibi bir tanrı faktörü eklemek zorunda kalmaktadırlar.

    Senin yapman gereken ALGI OPERASYONU falan demektense önce dinin, sonra bu teoriler hakkında bilgi sahibi olman ve yorumunu sonra yapmandır.

    Kiliseye girip “eyy dinsizler” diye bağıran insan misali burada ortalığı yaygaraya vermenin manası yok.

    Adama sorarlar “kardeş o zaman ne işin var bu sitede? Sana ne o zaman string teorisinden”

  57. Çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık. Bende kendimi bazen The Sims oyunda ki karakterler gibi hissediyorum. Bu arada bir değil bir çok paralel oyuncuda olabilir. Bir insanın bir çok karakter yönetebilmesi gibi.

  58. Şu yorum yapan “dindar” arkadaşları da anlamıyorum işin açıkçası. Lan arkadaş adam bilimsel-felsefik bir makale yazmış. Beğenmiyorsan yukarıda sekmenin yanında çarpı işareti var bas kapa. Mal, bilimsel verilerden hiç bok anlamadığı gibi bide sanki kainatın sırrını çözmüşcesine saldırıyor. Nie bu kadar saldırgansın yoksa kendi inancından mı emin değilsin? Mala göre; kendisinden başka kimse zekasını kullanamaz düşünen araştıran okuyan herkes dış mihrak ajanı. Sen hangi malın ajanısın mal oğlu mal??

  59. Kimin neye inanıyorsa saygı duyarım arkadaş karışmam da etmemde. Ya şu hiç bi boku araştırmayıp daha inandığı kitabı bir kere bile okumaya üşenen ama iş kendi inancını temelden sarsan bilimsel fikri ortaya atana sıyırttırmaya gelince büyük bir enerji sahibi olan insan evladı; madem bu kadar dindarsın o zaman inancını kendini adam etmek için Allah’ın sevgisini kazanmak için kullan başkalarına küfretmek için değil. Ama adam olmak zor tabi. Kendi adam olamayışını ve aslında çok zayıf olan inancını başkalarına saldırarak ona buna küfrederek örtemezsin.

  60. http://www.dunyabirmasaldir.com ‘da bulunan yazılarınızın büyük bir kısmını okudum (ve bu yazınızı da tabii ). Bu yazınızda insanın düşünmesinde farklı Perspektifler kazanmasına yol açabilecek güzellikte,sade, eğitici ve katkı verici bir yazı olmuş. İnsanın düşünce ufkunu genişletiyor ama su konusunda sıkıntı var gibi..
    https://tr.wikipedia.org/wiki/Masaru_Emoto

  61. İşte herşey yaratıcı olmak zorunda ihtimalinden kaynaklanıyor o kadar anti madde nereye gitti bu açıklanır ise koda yaklaşırız bence

  62. teşekkür ederim çok güzel zihin parlatan bir yazı olmuş.Merhaba.Ben bir fizik sevdalısıyım.Ben bu evrende herşeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum,tıpkı beyinimizdeki nöronlar gibi.Evrendeki her cisim dalgalar yayar,insan beyini de dahil(EEG ile ölçülebilir) ve sicim kuramına göre evren keman teli gibi küçük tellerin titreşiminden oluşur.Eğer evrendeki bu dalgaların sırrını çözebilirsek kedinin de örümceğin de arının da ağaçların da kısacası her unsurun anlatmak istediği bir durum olduğunu anlarız çünkü bu evren neden sonuç ilişkisi üzerine kuruludur.Eskiden bana astronomi anlamsız gelirdi ancak fizikle uğraştıkça Merkür mars ay …vs ne konumdaysa ona göre de ruh halimizin bir miktar etkilendiğini farkettim çünkü onların yaydığı foton dalgaları bizim beynimizde yorumlanıp cevap açığa çıkartıyor dolayısıyla doğanın dilini çözmeyi dalgalar ile başarabiliriz.Herşey ölçülebilir,düşünce bile.Bu fikrimi de sizinle paylaşmak istedim.İyi günler.Size tavsiyem michio kaku adlı japon fizikçiyi takip edin.evet haklısınız dünya aldatıcı bir masal ama dinler öyle değil bkz:nahl 24:Onlara “Rabbiniz ne indirdi?” denildiği zaman, “Öncekilerin masalları” dediler.Kur’an masal değildir ve matematiksel mucizelerle dolu hikmetli sözlerdir.19 mucizesi 7 sayısı hikmeti 23 sayısı gizemi.İstersen üzerine konuşabiliriz.www.gizliilimler.tr.gg bu siteyi de şiddetle tavsiye ederim

  63. Gerçekten süper, inceleme kendi içinde yeterli olmasada yaratıcının üstün varlığını ispatlar nitelikte. Ben okudukça bunu düşündüm, sen okudukça başka bir şey düşündün ( bu da bir boyut olabilir mesela). Yaradan var ise bunu algılayamayacağını kuantum fiziği ile öğrenmiş olman gerekiyordu string teorisine ihtiyacın yoktu bence ama hayatın sırlarını keşfetmek için doğru yoldasın gibi görünüyor. Teşekkürler

  64. Allah bir tanrı değildir felsefe yaparak sistemi çözemeyiz malesef.
    O yüzden iman meselesi vardır. İman akıldan üstündür….

    “Muhakkak ki Allâh, âlemlerden (Esmâ bileşimi birimselliklerden) elbette Ğaniyy’dir (“HÛ”viyeti {ZÂT’ı} itibarıyla, Esmâ’sında açığa çıkanlarla kayıtlanmaktan veya onlarla sınırlı tanımlanmaktan münezzehtir)!”

    Önemli olan bu realiteye iman edebilmek akıl bi yerde duruyor yoksa çok bilinmezli denkleme doğru gitmiş oluyoruz.

    Yazınız için de çok teşekkürler imanlı bir kalb için gerçekten insanın haşiyetini artırıyor Allah ın yaratma gücünü görüyorsun.

    Herkese görebilmek dileği ile.

    1. yorumunuz gerçekten çok mantıklı ben de bir tanrının varlığına inanmak istiyorum çünkü mantıklı olan bizi yaratan bir tanrının olması bediüzzaman said nursinin açıklamalarından dolayı ancak aklımda hala soru işaretleri var tanrı bizi niye yarattı kuranda geçiyor evet insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım ancak bu pek tatmin edici gelmedi neden sorusu hep aklımı kemiriyor cevap verirseniz çok mutlu olurum

  65. Tam tersine allahin nerde oldugunu cok iyi anladim,o butun boyutlarin en ustunde ve her boyutu gorebiyor yada gecebiliyor kur anin dedigi gibi heryerde yani

  66. Kuranda ki kader i de anlayabiliyoruz boylece,allah ne yapacagimizi biliyor fakat biz seciyoruz o ust boyutta oldugundan neyi ne zaman yapicagimizi biliyor ve belki biz su an oluyuz cennet veya cehennemde,her sey belki yasandi ve bitti bile

  67. 11. Boyut
    En küçükten en büyüğe, noktadan bilinmez sayıdaki tüm evrenlere bağlılık. Hayal edebileceğiniz ve bilimsel anlamda çözüme kavuşturacağınız her ruhsal yada nesnel olasılık sizi 11. boyutta varlık kılar. Bu ne demektir? Her boyut ve oran arasında sürekli iletişim halinde olan canlı cansız tanımı olmayan zerreden yokluğa, yokluktan hiçliğe inanılmaz bir algoritması olan ve olasılıkları hiç bir şekilde hesaplanamayacak enerji boyutudur. Olasılıklar içinde doğru enerji kodlamalarını (herbir olasılıktan etkilenen bilgi akışı) bir araya gelerek bütün boyutlar içinde ihtiyaç duyulan madde zerrelerinin ve dahi zerrenin genetik kodlanmasının oluşmasını ve dolayısıyla bulunduğu boyut intikaliyle diğer boyutlardaki olasılıkları beslemesi.

  68. Onca yazı onca düşünce onca boyut araştırıp zamanla ilgili şartlar uygun olduğunda 1 saniyenin 1 yıla tekamül edebiliceğini algılarken sonuç olarak Tanrının 5 yaşındaki narsist bir çocuk olup bizimle vakit geçiriyora bağlaman üzdü.

Leave a Reply to Efekan Köksal Cancel reply


Notify me of followup comments via e-mail. You can also subscribe without commenting.