seytan-ve-cin

Exorcism ve Cin Çıkarma Üzerine Kişisel Deneyimlerim..

Exorcism ve Cin Çıkarma Üzerine Kişisel Deneyimlerim..

Yaradılış üzerine araştırmaya devam ediyorum ve bir kaç gün önce bir “cin çıkartma“ ya da daha genel adıyla “exorsist“ olayına dolaylı da olsa tanık oldum. Araştırmaya başladığımdan beri ilk defa gerçek anlamda cevaplamakta zorlandığım bir şeyle karşı karşıya kaldım. Cevaplayamayışımın en önemli nedeni bire bir deneyimlemiş olmam olsa da, yine de kabul etmem lazım ki, net bir yorumda bulunmam için erken.

Kuantum ve Sicim teorisi de beni epey zorlamıştı ama 2 haftalık araştırmayla ana hatlarıyla olayın işleyişini gayet net anlamıştım. Çünkü ne kadar karışık ve ileri seviye bir şey olsa da, sonuçta herşey bilimsel metodlarla yapılmış/araştırılmıştı. Ve haliyle, biraz çabayla okumayla izlemeyle falan öğrenilebilinecek bir şeydi. Sonuçta kişisel olarak bir şey deneyimlemek gerekmemekte. Ama cin muhabbeti tamamen acaip metafizik bişey ve dolayısıyla kişisel bir deneyimleme gerekiyor. Insanlar korkuyor ve de haliyle ha diyince buna maruz kaldığını iddia edebilen insan bulunmuyor.

Ama bana biraz da şans eseri denk geldi. Sonra daha da fazla kişi olduğunu, sadece uluorta söylemeye çekindiklerini gördüm. Burada taraf tutmadan, önyargılarımı mümkün olduğunca kenara koyarak, algılarımı mümkün olduğunca açık tutarak sadece deneyimledikleri aktaracağım.

Ve de kimseyi zor durumda bırakmamak için, isim, mekan belirtmeyeceğim.

Olayın geçtiği yer için “mekan“, tanıdığım kişiler için “arkadaşlar“, cin girdiği iddia edilen kız için “cinli kız“, onun ailesi için cinli kızın ailesi“, orada bulunma nedenime “bir iş“ diyeceğim. 🙂

Şimdi herşey tesadüfen başladı. Ben ve arkadaşlar bir iş için oradaydık. Bir aile geldi. Daha önce oradaki kimsenin görmediği tanımadığı bir aile.. Bulunduğumuz mekandaki kişilerden biri cin çıkarmada baya iyiymiş. (en azından iddiaları böyleydi) Bu cinli aile de bu sebeple oraya gelmiş.

Cinli kız 20’lerinde gibiydi.. 2 kişinin kolları arasında güç bela yürüyordu. Felç gibi değildi, sinir sistemi hasar görmüş, beyni, vucuduna hükmedemeyen biriydi. “Hebe- hübe“ diye konuşan tipler vardır ya, yolda görünce deli deriz, ya da çocukken cin çarpmış diye dalga geçeriz.. Tam öyle bir tipti kız. Doktor doktor dolaşmışlar, bir çare bulamayınca cin çıkaranları dolaşmaya başlamışlar. 1Buçuk yıldır bu haldeymiş kız.

Ben ilk başta çok sık karşılaşılmayan multipl skleroz sandım. bir arkadaşım geçirmişti. Tanı konulması zor bir hastalık. Röntgende, kan tahlilinden falan pek anlaşılan bir şey değil. Ama oradaki kişilerin çoğu, cin olayına inanıyordu ve bunun tedavisinin o cinin çıkmasına bağlı olduğunu iddia ediyorlardı.

Sokakta böyle laf eden biri görsem, “bir insan nasıl bu kadar dar kafalı olabilir!“ derdim.. Ama o kişileri epeydir tanıyordum, ona rağmen ilk başta dedim “bunlar ne kadar dar kafalıymış“, yalan yok 🙂 İlaveten, “Belki de takıldığım kişileri yeniden gözden geçirmeliyim“ dedim 🙂

Çünkü onların bu kadar üst seviyede batıl bir olaya (yani cin çıkarmaya) inandıklarını hiç bilmiyordum. Ama o arkadaşlar, Bu cin çıkaran kişinin yetkin olduğunu ve eğer içinde cin varsa çıkaracağını, yoksa da onu yine doktorlara yönlendireceğini söyledi. Yani doktorları komple yoksaymadıkları için, bu kabul edebileceğim, denemekten bir zarar gelmez diyeceğim bir şeydi. İlaveten, iyi bile gelebileceğini düşündüm.

Yani bu cin çıkarma yönteminin gerçekten de işe yarayabileceği geldi aklıma. Ama bunun, cinlerle alakalı olmaktan ziyade, daha önce sicim teorisini anlatırken bahsettiğim, doktor Masaru Emoto’nun su deneyiyle alakalı olabileceğini düşündüm. Sonuçta bilimsel olarak deneylenmiş kanıtlanmış bir şeydi, iyi düşüncenin sorunları halledebilme yeteneği. Yine o yazıda paylaştığım belgesellerden birinde anlatıyordu, chicago’da suç oranını azaltmak için 4000 kişi toplu meditasyon yapmış. Yapmadan önce daha küçük kasabalarda yapmışlar ve suç oranı azalmış. Chicago’da da yaptıklarında itatistiksel olarak geçerli bir %20’lik suç oranında düşüş sağlamışlar. Bu metafiziksel olduğu kadar, çok büyük bir bilimsel bulgu da. Sadece iyi düşünceyle, belli oranlarda sorunları çözebiliyoruz.

Sonuçta bu kişilerin, körü körüne cin olayına bağlanmadıklarına, olayın cinden kaynaklanmıyorsa doktorlara yine yönlendirdiklerini söylediklerinden ve de bir insana dua etmek iyi düşünce göndermek olduğu için iyi geleceği bilimsel olarak da kanıtlanmış olduğu için, içim rahattı bu olaylarda.

Ama tabi ne olacağını deli gibi de merak ediyordum 🙂

İçeri girenler oldu, yani cin çıkaran kişinin yanlız olmasını gerektiren bir durum yoktu. İçerde 4-5 kişi vardı. Bende girmek istedim ama benim girmememin daha iyi olacağını söylediler. Biraz karışıktı ortalık ısrar edemedim.

Kapı önünde bekledim tabikide ne olacağını görmek için 🙂 Ama bi saat oldu çıkan yok.. bi buçuk saat oldu.. o ara bi yere gitmem gerekti yarım saatliğine.. Arada cinli kız çıkmış gitmiş. Yani çıkarken göremedim malesef.

Ama anlatıldığına göre -ki anlatanlar 10-12 kişi var- bir buçuk yıldır doğru düzgün yürüyemeyen konuşamayan kız, gayet düzgün konuşur yürüyebilir hale gelmiş. Tam iyileşmemiş cinli kız, ama en azından yürüme konuşma gibi temel eylemleri tek başına yapabilecek durumda çıkmış mekandan. Bu kadar iyileşmeye rağmen, Cin çıkaranların yorumu , cinlerin tamemen çıkmadığı ve muhtemelen 15-20 gün sonra yine tekrar edeceğiydi.

O an detayları anlattılar, nasıl dualar ettiklerini falan ama burada paylaşmak istemiyorum. Belki ilerde paylaşırım. Şu an paylaşmak istediğim yöntemden ziyade olgunun kendisi.

Yani, benim deneyimlediğim, 1buçuk yıldır merkezi sinir sitemi paralize olmuş, doktor doktor dolaşıp çare bulunamamış bir kızın bir odaya girdiği, yaklaşık 2 saat odada 4-5 kişiyle kaldığıydı. Bunu birebir gördüm. Kızın çıktığında da iyi durumda olduğunu, -1buçuk yıldır ilk defa kendi başına rahat yürüyebildiğini- söyledikler. Bunu görmedim, ama epey uzun zamandır tanıdığım 5-6 kişiden duydum. (Çok yakın tanımadığım 5-6 kişi daha vardı evet gayet sağlıklı çıktı diyen)

Şimdi tabiki bu olaydan dolayı direk “cin çarpmış“ sonucuna atlamam. Yukarda da belirttiğim gibi Dr. Emoto’nun düşünce deneyiyle yani bilimsel olarak açıklanabilecek bir durum.

Ama yine de etkilendim. Bire bir böyle metafizik bir şey yaşamak hoşuma gitti.

Sonuçta bu dünyada çok karışık fiziksel olaylar olmakta, herşey basit değil. Misal, panama kanalı. Atlas okyanusu tarafıyla pasifik okyansu tarafı arasında su seviyeleri arasında 20 santim fark var. 🙂 Şimdi bunu gel de standart fizikle açıkla. Su seviyesi tüm dünyada eşit olması gerek, sonuçta fizikte “birleşik kaplar kanunu“ diye bir kanun var. Ama görüyoruz ki makro seviyede, bu kanun işlemiyor. Ve bildiğim kadarıyla da bunu net olarak açıklayabilen bir teori yok şu anda. (bu sebeple gemiler panama kanalından geçerken hep bir havuzdan diğer havuza geçerek geçirirler, pasifik ve atlas sularının birbirine karışmasına müsade edilmez. Çünkü o 20 santimlik farkın dünya üzerinde nasıl bir etki yapabileceğini kimse net olarak bilemiyor.) Yani ilginç enerji akışları olan, tam olarak öngörülemeyen bir dünyada yaşıyoruz.. Bu sebeple, insanların sinir sistemlerinde de sıradışı şeyler olması garip gelse de “olabilir“ geliyor

Akşam yine kalabalık grup olarak bir yere gittik eğlenmeye ve ben tabi bire bir bu olayı yaşayan arkadaşa önceki deneyimlerini sordum, bilgi almaya çalıştım. Bana 4-5 etkili hikaye anlattı.. Hepsini paylaşmayacağım ama en etkileyicisi anlatayım:

Yıllar önce, 4 kişi, çok kötü durumda birisinden cin çıkartıyorlarmış. (cümle komik biliyorum 🙂 ) Cinli kişi çok kötü durumdaymış. Bunlar dua ederken, duayı duyduğu an, cinli kişi aynen filmlerdeki gibi kendini duvarlara çarpmaya başlamış. Çat çut hareket ediyor sağa sola çarpıyormuş. O zamanlar yeni başladığı için çok korkmuş ama diğer kişiler daha tecrubeliymiş. Cinli kişiyi tutmaya çalışmışlar bir yandan onu zaptedip bir yandan da dualar okumaya devam etmişler. Bu sırada cinli kişi kimsenin anlamadığı şeyler söylüyormuş (farklı bir dilde konuşuyor olabilirmiş) ve içinden 10’a yakın farklı farklı cin çıkmış. Ortalığı çok keskin bir koku sarmış. Etkileyici hikaye, ama burada bitmiyor.

Cinli kişi iyileşip gitmiş. Çıkaran 4 kişi de dua edip normal hayatlarına dönmüşler. Bu konuştuğum kişi (cin çıkaran 4 kişiden 1’i) akşam yatarken tüm ışıkları kapatmış yatmış. Daha tam uyumadan üzerine bir ağırlık çökmüş ellerini ayaklarını kitlemiş, hareket edemez duruma gelmiş. Yine anlattığına göre, tam olarak göremediği ama hissettiği bir şeyin ona doğru geldiğini görmüş. Çığlık atacak bile sesi çıkmıyormuş ama tüm gücüyle bazı dua kelimelerini mırıldanmış. O anda üzerindeki o karabasan kalkmış ve o hissettiği şey gitmiş. Sonra bir bakmış, evdeki tüm ışıklar açık. Ayrıca odada yine gündüz duyduğu kokuyu duymuş. Hemen gündüzki diğer 3 arkadaşını aramış. Onlar da panik yapmamasını, Cin’in onlara da geldiğini bunun olağan olduğunu, dua ettiği sürece Cin’in ona yaklaşamayacağını söylemişler. O da dua etmiş, cin de bir daha gelmemiş.

Şimdi, bu ucuz bir amerikan korku filmi hikayesi gibi dursa da, bir yıldan uzun süredir birebir tanıdığım birisinin çekinerek ve korkarak paylaştığı hikaye olduğu için samimiyetinden şüphe etmedim. Hem anlatırken gözlerinde o olayları tekrar yaşadığı o kadar belliydi ki, yani benim gibi aşırı şüpheci biri bile olayların yalan olabileceğine dair bir ihtimal vermedim. Sonuçta, aynı olayı yaşayan şahitleri de vardı.

Bu durumda 2 ihtimal var, birincisi bu cinlerin gerçek olması, ikinci ihtimal ise toplu bir şizofreni vakası. 🙂

Bir söz vardır, “tüm peygamberli dinlerin ortadoğudan çıkma nedeni, ortadoğuda yeterince akıl hastanesi olmamasıdır.“. Evet, genel bilimsel kanıya göre, bu tarz doğaüstü şeyler görmek, şizofreni belirtisidir. peygamberler şizofrendir. Musa, İsa, Muhammed ve daha nicesi, hepsi şizofrendir. Gayetten sesler duyan, hayali varlıklarla iletişim kuran “Ağır vaka“lardır.

Benim arkadaşın anlattığı durumdaki olayda, 4 kişi birden aynı şeyi görüyor deneyimliyor, 1 kişi olsa kolayca şizofreni başlangıcı der geçilebilir. Ama 4 kişi olduğundan ancak toplu şizofreni olabilir bu, olsa olsa. Ama bu insanlar normal hayatlarına gayet düzgün devam edebiliyorlar, dediğim gibi, 1 buçuk yıldır ne şizofreniye dair ne de başka ciddi bir rahatsızlığa dair bir şey hissetmedim hiç. (bu benim eksikliğim de olabilir pek tabiki, sonuçta ben bir uzman değilim) Ama neticede hayatları gayet normal devam eden insanlar.

Ayrıca bu olay gerçek ise, ortada koku gibi dışsal etmenler olduğundan Dr. Emoto’nun deneyiyle de açıklamak güç olur. Dolayısıyla bir yargıya varamıyorum.

Burada açıklamayacağım bir kaç olay ve hikaye daha var, ama işin özünü anlattım. Enteresan bir olayla karşılaştım. Bunu ifade edecek ingilizcede güzel bir söz var, “Challange“ diye, (“meydan okumak“ diye türkçeleştiriliyor ama tam manayı vermiyor) Bu olay benim araştırmam açısından tam bir “Challange“

Bunun hikayeme (ve de dünya görüşüme) etkisi:

Şimdi 2 temel olasılık var: ya bu cin olayı vardır ya da yoktur. Cin çıkarma olayı gerçekse, tanrı da varlığına dair gerçekten de somut bir kanıt olmuş olur. Cin olayı yoksa, tanrının varlığına dair yine bir yorum yapamayız, varlığı ve yokluğu olasılık dahilinde kalmaya devam eder.

Konuştuğum yakın bir arkadaşım, (bu cin çıkaran tayfadan tamamen farklı biri) allaha bu kadar laf ettikten sonra iman edersen çok gülerim dedi 🙂 Ama bu olayları deneyimlesem ve inansam bile; hala benim temel argümanlarımın arkasındayım.

Burada sıralayım tekrardan:

  • “Tanrının olması da olmaması da matematiksel olarak olasılık dahilindedir.“
  • “Eğer tanrı varsa, o kadar da başarılı bir tanrı değildir. Insanı 21. yüzyıla uygun tasarlamamış, dünyada kurduğu doğal denge dediğimiz sistem çok “ahlaksız“
  • “Eğer bir tanrı varsa ve tüm evreni kontrol ediyorsa, bunu bir kodla yapıyordur.“
  • “Tüm doğanın -ve de dolayısıyla doğanın bir parçası olan insanın- bir yapay zekası vardır. Eğer bir tanrı varsa, bu yapay zekayı kontrol ediyordur.“

Misal başka bir canlıyı öldürmeden hayatta kalamıyor hiç bir canlı. Koyun, otun canını alıyor, aslan koyunun. Bir hayat sona erdirmeden diğer hayat devam edemiyor. Öl ya da öldür sistemi kurmuş. Bu da bence yaradılış açısından çok “ahlaksız“ “etik dışı“ bir davranış. Ayrıca insanlara, -hayyamın tabiriyle- “veresiye cennet“ vaadediyor. Bana peşinen ibadet et, ben sana sonra cennet vereceğim.. Kooparatif evleri gibi, evi hiç görmeden 20 yıl aidat ödüyorsun, sonra şansına bir ev çıkıyor ona yerleşiyorsun.. Böyle “veresiye“ iş yapması da hiç etik değil. Ayrıca insanda pek çok şeyi kusurlu yapmış, misal gözlerimiz bozuluyor, hafızamız unutuyor, vs.. Tam olarak kusursuz değil insan tasarımı. Bunun gibi onlarca şey sıralanabilir. (misal beynimizdeki limitlerle ilgili bir yazı yazmıştım: insan beyninin intel işlemcilere kıyasla vasat tasarımı)

Kısacası, Cinlere şu anda pek inanmıyorum. Diyelim ki Cin’ler gerçek; yine de bu, Tanrı’nın vasat tasarımını ve etik dışı düzenini gizlemeye yetmez 🙂

P.S. Bu yazıya ekleyebileceğim çok çok fazla detay var, ama bilerek eklemiyorum hem yazı çok uzun oldu, hem de daha yeni başladım bu olayı araştırmaya. Bakalım günler ne gösterecek.

Ama bu araştırmadan çok keyif alacağım kesin 🙂

Share:

6 comments

  1. Ozgur, psikoloji okuyan sensin ama sanirim dedigin gibi benim gibi bir imansiza yine de ihtiyacin var:) Bana soracak olursan ben imansiz degilim. Ama benim imanim da pek turkcede gecen dinsel iman ile de es degil. Ben insana inanirim. Telepatiye ve dolayisiyla placeboya…Insanin ve aslen tum canlilarin oyle gucsuz yaratiklar oldugunu dusunmuyorum. Velhasil bazilarinin digerlerinden daha guclu oldugunu dusunuyorum. Beyninin yuzde 13unu kullanan ortalama bir insandan bir sekil daha cok kullananin, telapatide daha guclu olabilecegini veya kopeklerin duyup insanlarin duyamadigi sesleri veya kokulari alabilecegini olasılık dahılınde goruyorum. Kendimden ornek verecek olursam, babamin gecirdigi beyin kanamasi aninda, 15 aralik 2000 gecesi,o ankadada ben istanbulda olmama ragmen, o an birseylerin ters gittigini anlayip uskudar-besiktas motorundan atladigim gibi ilk buldugum mendil satan cocugu yakalayip para verdigimi hatirliyorum. Cok yararli olmadi)) Izmit depremi oncesi de gordugum ruya var falan veya dejavu gibi sayisiz olaylarim…Bu deneyimlerimi olaganustu guclerimden degil, biraz solak olmama(beynin sag tarafini yetkin kullanma anlaminda) ve bazi titresimleri algilama becerimim bazi insanlardan daha iyi olmasina yoruyorum. Iletisimin 5 duyusunu bazilari daha iyi kullaniyor. Bazi gunler hicbir neden yokken kendini daha iyi veya daha kotu hissetmen de sen bilmesen de bence bununla alakali…Bazi falcilar gecmisi ve gelecek umutlarini\ kaygilarini yuzune bakar soylerler ve oldukca iyidirler cunku canlilar arasi iletisim dusunuldugunden daha karmasik bir sistem. Kucuk couklarin duasi tutar ise bunun nedeni de onlarin evren ve gucleriyle iletisim becerileri daha olagan sistem dogrultusunda korelmemisdir ondandir diyorum…Senin cin cikarma ornegine gelecek olursam Ozgur, iste bence tamamen bununla alakali…Cin cagirma eyleminde fincani cin degil o topluluktaki insanlar oynatir (telekinezi)…Cinli kiz iyilestiyse bunun nedeni o dualar degil ve cinin cikmasi degil…o dualara inanan cin cikaricilarin inanci ve iletisim becerileri ve cinli kizin buna iletisimsel olarak cevap vermesi yani bir cesit placebo…cinin bir kokusu varsa yine bunu algilarin acilmasi olarak nitelendirecegim…geceleyin bu dort elemana cin bir ziyarette bulunduysa yine bunu bu dort korkmus insanin fark etmeden iletisim kurmalarina baglayacagim. Cin diye birsey var mi? Bence bu olaydaki cin degildir ama aslen duyu organlarimizin yetersizliginden bazi canlilari goremiyor olabiliriz hatta ölünce ruh da oluyoruzdur ama cürüyoz diye yorumluyoruz belki…Görmüyoruz nasil elimdeki bakterileri goremiyorsam…ama cinlerin insana bir garezi var midir? Dua edince Allah bizleri cinlerden korur mu? I do not think so ama insan inancla guclenen bir yaratik…O yuzden Allahi evren olarak gorurum yani benim de bir imanim var gulum…buna mistisizm de deniyor…yani sen zaten Allahsin her evrenin parcasinin da oldugu gibi buna Solaris de diyebiliriz))) belki Tasavvuf inanci da uygun dusebilir….That s what I think…

  2. güzel ve açıklayıcı yorumun için teşekkürler 🙂 Benim Dr. Emoto örneğiyle bahsettiğim olguyla, senin bahsettiğin mistisizm aslında aynı bakış. Ama yine de belli başlı noktalar var bu mistisizmin açıklamakta yetersiz olabileceği. misal kızın dua okunmaya başlayınca bilinmeyen eski bir dilde konuşması. Pek tabi popüler kültür bilinç altına girmiş olup, kızın öyle şeyleri bilinçdışıyla söyletiyor olabilir. Yani yine bir açıklama bulabiliyorum ama ne derece yeterli olur onu kestiremiyorum. Dediğim gibi bu konuyu araştırmaya yeni başladım.

    Ama senin süper yeteneklerin olduğu bilinen bir gerçek 🙂 özellikle de benle ilgili nokta atışı öngörülerinle 🙂 Severek izlediğimiz “Sorcerer” şahsiyet seni 🙂

  3. Oncelikle teskur heheue….Derim ki cinli kızımız bekleneni yapiyor bilincdisi olarak….orda insanlarin dusuncelerine cevap veriyor ve bu oldukca saglıklı… iyi geliyorsa hatta desteklenmeli daha cok yapilmali heheh ….

  4. ben bir soruyla cevap vermek istiyorum bu ikileme. eğer diyelim ki bir tanrı var, ve cinler de gerçek eğer öyle ise neden dünyanın heryerinde aynı şekilde var olmuyorlar? görünmez varlıklara bakıldığında tabiatlarının kültürlerle hep içiçe olduğunu görüyoruz, afrika kabilelerinde banshee ler var misal. bir kadın kılığında olan bansheeler gece uyurken gelip çocukların ruhlarını çalıyor. toplumda sık rastlanılan rahatsızlıkları da araştırırsak bu tür varlıkların olan olaylara bir açıklama olarak üretildiğini de görebiliriz.

    bu arada inanmama ragmen acayip korkarım, birileri bahsetti mi hemen kabus görüyorum nedense. tabi bunun da bir açıklamasını buldum.beyin öyle birşey ki uyku esnasında uyanıklıkla uyku arasında geçirdiği bir evre oluyor, insanlar bu esnada gördüğü şeyleri gerçek sanıyorlar. ve ışıkların kapandığı hayal gücüünün max olduğu bir evrede duyulanlardan yola çıkarak beyin oluşturuyor bir hikaye. karabasan olayının da uyku felci olduğunu düşünüyor uzmanların bir kısmı-araştırman için bir malzeme de burdan çıkabilir özgürcüm. tabi son zamanlarda kabus görmemenin başka bir yolunu da buldum:) eğer sizi korkutan bir kabus görüyorsanız temelinize inin ve en basit dürtülerinize ulaşın, hayatta kalma, üreme, beslenme … ve bunlarla ilgili bir fantazi hikaye üretin. artık beyninizi meşgu eden başka bir hikayeniz var.

    özgür rüyalar ve kabuslar üzerine de bir makale hazırlasana. ilginç olacağını düşünüyorum. mesela kabuslar üzerine bir tezim bile var:))) neden kabus görüyoruz:)) ilginç olabilir

  5. Yazılarını okumak çok hoşuma gidiyor.. Kendimin üç sene önceki halini görüyorum, yani kendimin derken, aynı düşünceler, tanrı hakkında, yaratılış hakkında vs… O yüzden kusura bakma her yazına yorum yazıp duruyorum… 🙂
    Peki üç senede ne oldu diye soracaksın.. Hayat beni bazı kitaplara götürdü, ben de onları okudum, birinden öbürüne atladım….İlk açılışı yapan kitap Carlos Castaneda’nınkiler oldu… Şühpeci, analitik düşünen, zihnini ağırlıklı kullanarak yaşayan Carlos bir gün sonradan öğretmeni olacak Don Juan isimli kızılderili şaman ile tanışır ve bunun üzerine de 12 kitap yazar… Orada cinler, diğer boyutlar, rüyalar, kabuslar, büyüler vs… hakkında her şey var… Aslında Carlos’un her bir kitabı ona öğretilenleri anlama çabasından doğuyor.. Don Juan onun analitik akılcı şüpheci düşünmelerine, gördüklerinden başkasına inanmayışına her seferine birebir yaşananlar ile şamarları vurdukça, Carlos daha çok yazıyor… İşte maalesef de, aydınlandıktan sonra da kitap yazmıyor başka. Herhalde sıkılmış olacak.. 🙂

    Carlos’un kitaplarını basan yayınevi kapandı, ama kitaplarını Say yayınlarına devretti bildiğim kadarıyla…İki sene önce Cağaloğlu’ndaki yerlerinde kitaplarının çoğu mevcuttu… yoksa sahaflara
    ….
    Sevgilerle

Leave a Reply to Özgür Çağdaş Cancel reply


Notify me of followup comments via e-mail. You can also subscribe without commenting.